Gülşah Göksu
Gülşah Göksu
@Sosyologgiller
Sosyoloji Yüksek Lisans
Karabük
Karabük
57 reader point
Joined on May 2020
Okuma Hedefleri
Yazar olarak tanıdığımız Sabahattin Ali’yi bu eseriyle, bir baba, bir eş, hatta kısmen arkadaş olarakta tanıyoruz. Ailesine araladığı bu kapıda onun ne kadar hassas bir insan olduğunu, aşkını, sevgisini, aile olmaya çalışırken yaşadığı zorlukları görebiliyoruz. Bu yüzden benim için çok kıymetli güzel bir eserdi, günlere yayarak okumak istedim, birden fazla okuduğum cümlelerle benim için çok güzel bir eserdi.
Henüz okumamış olanlara duyurulur, keyifli okumalar :)
Spoiler içerir!
Normalde tarih okumak bana çok zor gelir ama çok değerli Yavuz Bahadıroğlu’na boşuna tarihi sevdiren adam dememişler :) ben de gerçekten okumaktan çok zevk aldım, çok keyif aldım. Benim tanışma vesilem, Eyüp Sultan Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu yarışma sayesinde oldu. Bu yüzden kendisinin eserlerini okuma fırsatı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Kısaca konusundan bahsedecek olarsam, Kayı Beyi Gündüz Alp, konar göçer yaşamda aşiretinin yaşamını devam ettirmekte ama tabii bu konar - göçerlik artık kendisinin ve aşiretinin canına tak etmiştir. En büyük amacı, yerleşik düzene geçmektir. Dört oğlu vardır. Bir gün ormanda ava çıktığında kaya şeyhi ona bu dört oğlundan Ertuğrul’u, kendinden sonra bey yapmasını söyler. Aradan zaman geçer, Gündüz Alp’in de ölümüyle dört kardeş arasında ayrılıklar, çeşitli kavimlerin saldırıları zaman içerisindeki acı kayıpları ve nihayete doğru giden süreç tüm ayrıntılarıyla anlatılır.
Dediğim gibi ben çok beğendim, ilgisi olana merak edip tereddüt duyana şiddetle tavsiyemdir, keyifli okumalar :)
Spoiler içerir!
Hazan Bülbülü, Hüseyin Rahmi’nin roman gibi okunacak bir tiyatro eseridir. Hüseyin Rahmi’nin eserlerinde genel olarak bir konak hayatı anlatılır. Bu hayatın içerisinde hizmetliler ve evin beyi arasındaki aşklar ya da diğer çarpık ilişkiler eserlerinin genel konusunu oluşturuyor. Okurken sıkılmıyorum ancak bazı cinsiyetçi ifadeler gördüğümde sinirlerim bozuluyor :)
Hazan Bülbülü isimli eserinde de, çok yaşlı Refi Bey’in kendinden yaşça küçük 20’li yaşlarda genç bir hanımla evlenmesi anlatılıyor. Aslında Refi Efendi çok aklı başında bir ihtiyar. Aynı yaşlarda kızı olduğu için başlarda bu evliliği kabul etmese de, evlenmesi için gösterilen kızın büyük aşkına olan benzerliği dolayısıyla bu evliliği kabul ediyor. Ancak genç kızın gönlünde bir başkası varken acımasız yengesi yüzünden bu evliliğe mecbur kalıyor ve evliliğinde de neredeyse bir gün yüzü gülmüyor. Çünkü Refi Efendi’nin kızı ve damadı da konağa taşınıyor ve işler iyice çıkmaza giriyor. Bu güzeller güzeli gencecik üvey anne Şahende için hazin bir son vardır.
Sizleri sıkmadan okunabilecek güzel bir klasik, ilgili arkadaşlarıma tavsiyemdir :)
Reader Follow Recommendations
Spoiler içerir!
Ahmet Mithat, Çingene isimli eserinde ırkçılığı gözler önüne sermiştir. Ne var ki toplumumuzun davul bile dengi denginedir, inanışını bizlere bu eseriyle ispatlamıştır.
22 yaşındaki Şems Hikmet, bir eğlence sırasında gencecik, güzeller güzeli bir kız olan Ziba’yı beğenir (sever). Bunun üzerine Ziba’ya terbiye ve musiki eğitimi verdirmek amacıyla Düriye Hanım’ın yanına yerleştirir. Ziba hem zeki, hem güzel hem de hızlı öğrenen ve Şems Hikmet’in istediği değişimi hızlıca gösteren ama efendisinin kendisine olan aşkından bir haber olan bir çingene kızıdır. Kısa bir zamanda Şems Hikmet’in validesi ve eniştesi Hikmet’in niyetini anlayınca bu işi bozmayı çalışır. Validesi, çingeneden gelin almayacağını, eniştesi asilliğin, terbiyenin insanın doğasından geldiğini savunarak her fırsatta Şems Hikmet’e karşı çıkmışlardır.
En sonunda artan dedikodulara, evin baskısına dayanamayan Şems Hikmet, kendini evlerinin bahçesindeki kuyuya atmıştır. Kuyudan kurtulmuş ancak yaşadığı beyin sarsıntısı onu felakete sürükleyerek kısa zaman sonra öldürmüştür. Ziba ise efendisinin ona olan ilgisinden ancak bu hastalık döneminde haberdar olmuştur. Ve aldığı terbiye ev halkını utandırmış, çingeneden gelin almayan Valide hanım, çingeneyi kızı olarak almıştır.
Spoiler içerir!
Kristin Hannah benim iyi ki tanıdığım, iyi ki romanlarını okuyabiliyorum dediğim mükemmel yazar. Bir tutam Gündüz Bir Tutam Gece isimli eserinde de yine iki kız kardeş üzerinden anlatılan yeniden aile olma öyküsü var. Ellie başarılı bir polis, Julia başarılı ancak kısa bir süre önce büyük bir skandala imza atmış bir çocuk psikologu. Her şey Ellie’nin yaşadığı yer de ortaya çıkan minik bir kız çocuğuyla başlıyor. Bu çocuk konuşmuyor, uluyor. Kucağında bir bebek değil, yavru bir kurt var. Ellie, kardeşi Julia’yı yanına çağırıyor ve bu gizemli kızın hikayesini beraber çözerlerken, aile, sevgi, aşk, fedakarlık, anne / baba olmak kavramlarını beraber yeniden tanımlıyorlar.
Bazı sayfalarda ağlamaktan helak olduğum, bazı sayfalarda hissettiğim sevgiden güldüğüm, sıcacık bir eser. Tavsiye ederim keyifli okumalar :)
