Gereksinimlerin arttığı, işlerin karmaşıklaştığı, aydınlanmanın yayıldığı ölçüde dilde nitelik değiştirir: daha doğru ve güçlü duygulanımlardan arınmış hale gelir; duyguların yerine fikirleri koyar, artık kalbe değil akla seslenir. Bundan dolayı da vurgu yok olur, eklemleme yayılır, dil daha keskin daha açık, ama daha cansız, daha donuk ve daha soğuk hale gelir.