Peki izlenimler nerede orda? Eğer şunu düşünmezseniz, Spinoza’yı anlayamazsınız gerçekten, bir okuma biçimi öneriyorum: Spinoza’nın yazısı sadece bir açıklamaya yönelik değil. Yani “hayat böyledir” gibi bir açıklama, hayatın yapılarını, düşüncenin yapılarını, bedenin yapılarını salt çözümleme, aktarma ve anlatma tarzında işlemiyor Spinoza’nm düşüncesi. Anlattığı şeyin kendisi doğrudan doğruya Spinoza’nın kitabıdır. Bu oldukça radikal bir konum, bunun altını iyice çizmek isterim. Başka bir deyişle Spinoza’ya göre Ethica hayatın ta kendisiydi. Hayatta ne oluyorsa, Ethica'da da, Ethica'nın yazımı içerisinde de o oluyordu. Hayatta fikirler birbirlerini nasıl takip ediyorlarsa zihnimizde, duygularımız, duygulanışlarımız birbirlerini nasıl takip ediyorlarsa, kentte gezerken şuraya bakıyorsun, bir fikir ve bir duyguyla etkileniyorsun, şuraya bakıyorsun, başka bir görüntü, başka bir imaj, başka bir fikir, bunlar nasıl birbirlerini destekliyorlarsa, birbirlerini yürürlükten kaldırıyorlarsa, birbirlerinin ortaya çıkışını engelli yorlarsa sizin dolaşmanızla birlikte, işte Spinoza’nın Ethica’sı da budur: yani, fikirlerin fikirlerden çıkışı. Bunu fikirler modalitesinde, tarzında, ya da düzeyinde gerçekleştiriyor. İkinci kez de kuşkusuz, affect’ler yani duygulanışlar düzeyinde gerçekleştiriyor. O sözü bu anlamda söyledim yani, Spinoza’nın Ethica’sı hayattır başka bir şey değil. Nasıl Simmel’in izlenimleri başka bir tarzda modüle edilmiş haliyle kent yaşamını anlatan hayatsa...