Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

sena

sena
@Ssenaays
9 Aralık
64 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
520 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
58 günde okudu
Martin Eden
Martin EdenJack London
9.1/10 · 92bin okunma
Reklam
Sonra hüzünle başını salladı. “Anlamıyorsun, şimdi bile ne dediğimi anlamıyorsun. Kelimelerim, içlerine yüklemek için onca çaba gösterdiğim anlamlarını sana aktarmıyor. Söylediklerim sana kuruntu geliyor. Ama bana göre en hayati gerçek bu.”
Sayfa 459Kitabı okudu
”Güzelliği, güzellik için sev,” diye nasihat etti “ ve dergileri rahat bırak. Bak Martin Eden, denizine ve gemilerine dön. Benim sana tavsiyem budur. İnsanların şu hastalıklı, çürümüş şehirlerinde ne yapıyorsun sen?”
Sayfa 331Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Mart baksana…” Ablasının düşünce silsilesini o kadar iyi biliyordu ki ne söyleyeceğini tahmin ettiği halde bekledi. “Sence de bir işe girmenin zamanı gelmedi mi?“ “Başarı kazanacağıma inanmıyorsun değil mi?” Kadın başını hayır anlamında iki yana salladı. “Kendim dışında kimse bana inanmıyor Gertrude.”
Sayfa 320Kitabı okudu
Sonra bu olay üzerine derin derin düşündü; kendi küçük hayatlarını dar kafalı küçük formüllere göre yaşayanları, bir araya toplaşmış sürüler dışında var olamayan varlıkları, yaşamlarını başkalarının düşüncelerine göre kalıplara sokanları, kölesi oldukları çocuksu kurallar nedeniyle gerçekten yaşamayı ve birey olmayı beceremeyenleri düşününce bir iki kez acı kahkahalara boğuldu.
Sayfa 302Kitabı okudu
Reklam
Hâlâ eşitliğe inanıyorsunuz, ama büyük şirketlerin işini yapıyorsunuz ve o şirketler günden güne eşitliğin kuyusunu kazıyor. Halbuki siz, uğruna hayatınızı verdiğiniz şeyi yüzünüze söyleyen ve eşitliği inkâr eden bana sosyalist diyorsunuz. Cumhuriyetçiler eşitliğin düşmanıdır, ama içlerinden çoğu eşitliğe karşı savaşırken ağızlarından eşitlik lafını düşürmezler. Eşitlik adına eşitliği yok ederler. Bu yüzden onlara ahmak diyorum. Bana gelince ben bireyciyim. Yarışı en hızlısı, savaşı en güçlüsü kazansın derim.
Sayfa 298Kitabı okudu
Babasının kütüphanesindeki kitaplar, duvardaki resimler, piyano ve müzik; bunların hepsi gösterişli bir teşhirdi o kadar. Gerçek edebiyata, gerçek resme, gerçek müziğe bakılırsa Morse’lar ve onlar gibileri ölmüştü. Yoğun ve umarsız biçimde cahili oldukları çok daha büyük bir şey vardı: hayat.
Sayfa 295Kitabı okudu
“Kütüphane dolduracak kadar yazmak, kendi hayatını kaybeden adama ne fayda sağlar?”
Sayfa 254Kitabı okudu
Ancak çok ender anlarda düşünebiliyordu Martin. Sanki düşünce evi kapanmış, pencerelerine tahtalar çakılmıştı da kendisi, içeride hayalet gibi dolaşan bekçiydi.
Sayfa 178Kitabı okudu
Martin kendinden de, hayattan da iğrenmişti. Başarısızlık duygusunun baskısı altındaydı. Artık bütün açıklığıyla görebiliyor ve kendine de hayalini kurduğu hülyalara da kahkahalarla gülüyordu.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum, ama anlatamıyorum.
Sayfa 140Kitabı okudu
Kimsenin yol göstermediği, teşvik etmediği, hatta cesaretini kırdığı Martin, karanlıkta da olsa mücadelesini sürdürüyordu.
Sayfa 137Kitabı okudu
Asıl yazılması gereken buydu işte. Umacak hiçbir şey kalmamışken bile umudunu yitirmeyenleri; çılgın âşıkları; baskı ve gerilim altında, her türlü dehşet ve facia arasında mücadelesini sürdürenleri; gayretlerinin gücüyle hayatın kabuğunu çatlatan devleri yüceltmek istiyordu. Oysa dergilerde okuduğu hikâyeler, Bay Butler gibi hasis paragözlerle sıradan erkek ve kadınların basmakalıp küçük gönül ilişkilerini sanki özellikle yüceltiyor gibiydi. Yoksa dergilerin editörleri de sıradan insanlar olduğu için mi böyle acaba, diye sordu kendine. Ya da hayattan mı korkuyorlardı bu yazarlar, editörler ve okurlar?
Sayfa 136Kitabı okudu
353 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.