İnsanın kendi varoluşunu algılayabilmesine giden yol, sanıyorum, öncelikle kişinin kendisini nasıl varedemediğini yakalayabilmesi ve görebilmesiyle açılmaya başlıyor.
İnsanın insanı anlamaya çalışması sonu olamayan bir yolculuk gibidir. Tabii kendini ve insan türünü kavramlaştırıp paketleyerek rafa kaldırmaya çalışmadıkça.
Mevlana'nın dediği gibi, "Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisi olabilir." Çünkü gerçek anlamda deneyim, istediğimiz şeyin istemediğimiz gibi olması sonucunda kazanılır.
Yaşanan yaşanmakta iken, yaşananı açıklamaya çalışmak, yaşananı öldürür. "Şu an çok mutluyum." dediğinizde, yaşadığınız duygu sona erer ve bilgilendirme moduna geçmiş olursunuz.
Beraberken yaşanan yalnızlık, tek başınalığın yalnızlığından daha ağır olabiliyor. Yalnızlığıyla yüzleşmemek için, beraber olmak istemediği insanlara katlanmaksa çok zor.