Önce fenomen haline gelmesi, sonra fenomen oldu diye eleştirilerek tekrar başka biçimlerde de fenomen haline gelmesi (hala var mı bilmiyorum ama hatırlıyorum 10 sene önce bununla ilgili capsler vardı...), popülerlikle birlikte beklentilerin artması neticesinde belki de okurların bir kısmı tarafından da eleştirilmesi... derken 2000li yılların Türk edebiyatında öyle ya da böyle en çok konuşulan eserlerden biri... Ben kitabı bu popülerlik furyasından az biraz önce okumuş ve beklentiye girmemiş şanslılardanım... Kitabı severim, yazarını daha da çok severim o ayrı... Ama benim tüm bu 'Kürk Mantolu Madonna' furyasında takıldığım nokta pek çoklarının 'Raif bey gibi sevmek, Maria gibi sevilmek' minvalindeki bakış açıları. Unutmayıp yıllar boyu içinde taşımak mıdır çok sevmek, yoksa uğruna savaşmak mıdır elbette ki bakış açısına göre değişir. Tuhaflık bendedir belki ama ben kitabın sonunda çok kızmış, Raif beyle de kendi kendime atışmış ve neden diye sormuştum. Neden zamanında Maria'yı daha çok aramadı? Neden ayrılık anının duygusallığında sözler verdiğini düşündü, insan sevdiğine güvenmez mi? Neden kaderine razı oldu ve ona dayatılan bir hayatı yaşadı?