Ömrünüzün herhangi bir ânında bir kez olsun, "Ben neyimle Müslümanım?" sorusunu sordunuz da, buna kesin bir cevap sağlayabildiniz mi?
İsmet Özel, Cuma Mektupları
Oruç, ruhun sesi gelir her yıl...
Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize
Vücut dönmeye başlar bir tapınağa kurban gibi
Yapılır örtülür uçurumları yakan duâlardan
Ten ruhun avuçlarının içinde
Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker
İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer
Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen
İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı
Ruh emzirir anne gibi yeri, göğü, fecri
Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır
Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden
Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslâm baharı
Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından
Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağından
Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına...
Sezai Karakoç
Ey hatalarını fark edip, pişmanlıkla kendisine yönelenleri kabul eden Sevgili Rabbimiz! Bize de hata, kusur, günah ve isyanlarımızdan dönmeyi nasip eyle..
"Asalet sahibinin en bariz vasıflarından biri de kendisine başkasının yer tayin etmesine karşı çıkması, tayin edilen bir yeri kazanç saymayıp peşinen reddetmesidir."
Andrey Tarkovski, bir röportajında bu dünyaya doğduğun için mutlu musun? sorusunu
'Mesele bu değil, çünkü bence dünya mutluluğun aranacağı yer değil. Dünya insanlar mutlu olsun diye yaratılmadı. Öte yandan çoğunluk içine var olduğumuz bu dünyanın amacının mutluluk olarak düşünüyor. Bana öyle geliyor ki dünya, onunla mücadele edelim diye var. Ruhumuzdaki iyilik ve kötülük mücadele etsin ve iyilik kazansın ki ruhi olarak daha iyi olalım' şeklinde cevapladı..
Hepimiz bir şey bekleriz. Mesela ben, hayatım boyunca bir şeyler bekleyip durdum, bütün hayatım boyunca sanki tren istasyonunda bekler gibiydim, bütün zaman boyunca sanki yaşadığım hayat gerçek değildi de bir tür bekleyişti."
"Zamanın en büyük savaşları, kalplerimizin derinliklerinde gizlidir. Kendini barışçıl bir savaşçı olarak adlandıranlar, içsel çatışmalarla cesurca yüzleşenlerdir. Savaşlarını sessizce, ama kararlılıkla verenler, gerçek zaferleri en derin köklerde kazanırlar. Sokrates'in öğüdüyle, iç barışı bulanlar dış dünyaya da ışık saçarlar. Barışçıl savaşçılar, dünyayı sevgiyle dönüştürenlerdir."