Hepimiz şu ya da bu şekilde bize nasıl olunması gerektiğini empoze eden bilgilerle, ideolojilerle, dinsel inançlarla donatılmış bir üst-sistemler karmaşasının, yani bize göre geçmişin ipoteğiyle dünyaya geliyoruz.
"Ve o zaman bu sınıfsal önyargılar sefaleti belki unutulup gidebilir ve batmakta olan orta sınıfa mensup bizler-özel okul öğretmeni, yarı aç yarı tok serbest gazeteci, işsiz Cambridge mezunu, gemisi olmayan gemi çalışanı, katipler, memurlar...- daha fazla mücadele etmeden, ait olduğumuz yere kadar düşüp işçi sınıfının bir parçası olabiliriz ve oraya vardığımızda, durum korktuğumuz kadar kötü olmayacaktır; çünkü sonuçta h'lerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok!"