Şu fikri anlıyor olmak canımı fazla yakıyor...
İlgili paragraf buyurunuz;
Duvarlarda kitap dolu beş uzun raf vardı. Masanın ve sandalyelerin üstü kitap doluydu. Kitap ve kâğıtla! Aklıma tuhaf bir fikir geldi ve o sırada içimi tatsız bir hoşnutsuzluk duygusu kapladı. Benim dostluğum, benim seven kalbim onun için önemsizmiş gibi geldi. O eğitimliydi, bense aptallıkla yanıyordum ve hiçbir şey bilmiyordum, hiçbir şey okumamıştım, bir tek kitap bile... Kitaplarla dolup taşan uzun raflara kıskançlıkla baktım. Beni bir hoşnutsuzluk, bir sıkıntı, bir çılgınlık kapladı. Onun bütün kitaplarını tek tek, olabildiğince çabuk okumayı istedim ve buna karar verdim. Bilmiyorum, belki de onun bildiği her şeyi öğrenince, onun dostluğuna layık olacağıma inandım. İlk rafa atıldım; hiç düşünmeden, hiç duraksamadan elime ilk gelen tozlu, eski cildi aldım ve çaldığım kitabı kızararak solarak heyecandan ve korkudan titreyerek odama götürdüm, geceleyin, annem uyurken lamba ışığı altında onu okumaya karar vermiştim.