- "İnsan dediğin boyacı önlüğüdür" derdi, dedem. Ne demek istediğini anlıyorum şimdilerde... Tıpkı boyacı önlüğü gibi, elini attığı her işten, muhatap olduğu her insandan, konuştuklarından ve sustuklarından muhakkak bir şeyler sıçrar üzerine. Zamanla renkten renge bulanır. Çöpü, kiri, pası da olur elbet. Ne zaman ki aynaya bakar, o vakit kendini bulur.
Mesele aynaya bakabilecek cesareti bulmak kendinde. Teslimiyetle tanışmadan, hürriyetle dost olunmuyor. Bir de unutmadan: eskiden boyacı önlükleri buharla temizlenirmiş. Buhar tuta tuta o renkler katıdan sıvıya doğru, temizlenebilir hâle gelirmiş. Bu bilgiyi edinince şunu düşündüm: İnsanın gönül aynası karardı. Bakmaya cesareti yok. Onu aynaya döndürecek bir er kişi lazım. O er kişinin maksadı insanı tutup aynaya döndürmek. Bak da gör hâlini demek. Esas mesele orada başlıyor işte: Aynayı tuttum yüzüme, Ali göründü gözüme...