Kar yağışına dakikalar kalan günlerden biriydi.
Hava elektrik yüklüydü.
Neredeyse duyabiliyordun.
Ve bu torba oradaydı.
Benimle dans ediyordu oynamam için yalvaran küçük bir çocuk gibi.
15 dakika boyunca.
İşte o gün fark ettim.
Her şeyin ardında hayat vardı.
Ve iyilik dolu, inanılmaz bir güç.
Korkmak için hiç bir neden olmadığına inanmamı istiyordu.
Hem de hiç. Video, zavallı bir bahane, biliyorum.
Ama hatırlamama yardim ediyor.
Hatırlamaya ihtiyacım var.
Bazen öyle çok güzellik var ki dünyada.
Dayanamayacağımı hissediyorum.
Ve kalbim içine kapanacak.
Amerikan Güzeli
Kelimelerle ne kadar çok yapılacak şey var. Biraz uğraşmak yeter dünyanın bir yarısını diğer yarısına satmak için. Ve çok aşağılık bir durum. İletişim diye bir şey yok.
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi,
Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi.
Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar,
Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar...
Son yolcunun gömüldü yolda son adımları,
Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları.
Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda:
Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda,
Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye,
Yollarını bekledim görüneceksin diye.
Senin için kandiller tutuştu kendisinden,
Resmine sürme çektim kandillerin isinden.
Saksıda incilendi yapraklar senin için,
Söylendi gelmez diye uzaklar senin için...
Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle,
Saatler son gecemin geçti cenazesiyle,
Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü,
Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü...