#okudumbitti
#VictorHugo
#1871ParisKomünüGünleri
#405sayfa
#ŞubatAyı1ciKitap
Selamlar. Fransa ve Paris denilince ilk aklıma Fransız devrimi ve Paris komünü gelir. Sendikalaşma sürecinde eğitim verilirken en çok örnek verilen işçi hareketi bunlardır çünkü. Tabiki birde Rus bolşevik devrimi yani ekim devrimi vardır işçilere anlatılan.
Fransız devriminin en güzel anlatıldığı kitap sence nedir deseniz (tabiki okuduklarım içindr, belki okumadığım çok daha güzeli vardır) Charles Dickens'ın iki şehrin hikayesi derim. Paris Komünü ise Victor Hugo anlatımıyla muhteşem olacak diye başlamıştım kitaba. Kitabı sevdin mi derseniz evet sevdim derim ancak umduğunu buldun mu derseniz malesef hayır. Nedeni sanırım daha detaylı bir günlük bekliyor olmamdı. Bu anlamda kitap beni hayal kırıklığına uğratsa da yazarı tanımak açısından iyi ki okudum dediğim bir eser oldu. Günlükten çok kısa notlar şeklinde ilerliyor kitap. Yalnız bu sizi yanıltmasın, günlüğün bir sayfasında toplam üç beş cümle varken, bir o kadar da dip not var. Hemen okur geçerim diye düşünülmesin yani. Hele bir dip not var ki üç dört sayfa boyunca devam ediyor.
"Bizim o cesetle hiçbir ortak noktamız yok.
O geçmiş, biz geleceğiz.
O nefret, biz şefkatiz.
O hıyanet, biz sadakatiz."
"Cehalet cahillerin suçu değildir"
"-Polayalı General Ostrowsky ziyaretime geldi.
'Madem Victor Hugo' yu sınır dışı ediyorlar, ben de kendi kendimi sınır dışı ediyorum. Bugün Belçika'dan ayrılıyorum" Nasıl güzel bir destek olmaktır bu..
"Cesetlerle dolu üç kamyonu Bercy'ye kadar takip etti Marie Mercier.. O üç kamyonun birinde kocası vardı"