Eğer bu kitap sadece 1-29.ayetler değil de Kur'an-ı Kerim'in tamamını kapsasaydı elimden bırakmadan okurdum. Değerli âlim Nouman Ali Khan'ın ilk kitabı olan "Dirilt Kalbini"'yi de ilk çıktığı dönem okumuş ve cok etkilenmiştim. Tekrar okuyacaklarim listelerinde hep ilk sıralarda oldu. Daha önce hic düşünmediğimiz taraflardan öyle misallerle kalbe dokunuyor ki etkilenmemek, ders almamak, istifade edememek mümkün değil biiznillah. Sohbetlerini de elden geldikçe dinlemeye calışan biri olarak bu kitabı çeviren Elif Gül de dahil olmak üzere sohbetlerini Türkçeye çevirip bizlerin de istifadesini mümkün kılan herkesten Allah sonsuz kez razı olsun... Okunmalı, okunmalı, kesinlikle okunmalı. Rabbim öğrendiklerimi hayatima gecirebilmeyi nasip etsin.
Amin amin inşallah, çok güzel bir inceleme olmuş :) Nouman Ali Khan ı çok seven biri olarak size Bakara suresinin tefsirini dinlemenizi tavsiye edeceğim. en son 107. ayetin Türkçe çevirisi gelmiş. Ben çok istifade ettim inşallah başkalarına da nasip olur :)
İlim kendisiyle birlikte tevazuyu ve alçakgönüllülüğü getiren bir araç olmalı.
Şeyh Veliyullah ed-Dehebi ilim sahibi olan birinin örneğini verirken
‘Bir ağaç meyve verdiği zaman dalları aşağı iner’ demişti.
Burada kastedilen şu; çok ilme sahip olmak meyve vermeye benziyor. Dallar da dolayısıyla aşağı eğiliyor. Daha fazla ilme sahip oldukça, siz de daha çok tevazu sahibi olmalısınız. İlim size tevazu kazandırmalı.
Bu ilmin reddi ise sizi doğal olarak kibre yönlendirecektir. Kendinizi Allah’ın karşısında alçaltıyorsunuz, Allah ise sizi derece olarak yükseltiyor. Ama eğer kendi mevkiinizi artırmaya ve kibirli olmaya çalışırsanız Allah sizi alçaltıyor. Bu, ilim ve kibir arasındaki güçlü ve derin bir hakikat.
Peyami Safa denilince birçoğumuzun aklına ortaokul ve lise yıllarında okuduğumuz “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” gelir. Bir de dizi filmi çevrilen “Fatih Harbiye” adlı romanı. Onun “Matmazel Noraliya'nın Koltuğu" ve “
Yalnızız” gibi dünya klasikleri arasında yer alabilecek eserleri ise maalesef daha az tanınıyor. Ben onun adının, bu eserlerindeki
Dua ederken, sipariş verir gibi bir tavır takiniyoruz fark etmeden. Yemek sipariş etmek gibi düşün yani "Allah'ım şunu istiyorum" deyip hızlıca ve istediğimiz şekilde olsun beklentisindeyiz. Ama dua etmenin amacı bu değil aslında. Istediğimizi vermeyebilir, hemen vermeyebilir. O yüzden dua ile siparişi benzetmemek lazım😁