"... Oysa hayat daima daha önce hiç kimse tarafından denenmemiş musibetler taşıyor ve insan hepsinden uzak kalınca böyle kuru kuruya yanıyordu işte, yanmanın tadını bile alamadan. "
- O güne kadar içinde yaşadığım büyülü hayal alemi bir anda yok oluvermişti. Hastalandım. Kırk gün ölümle yaşam arasında gidip geldim. Tekrar gücüme kavuştum. Fakat hayata dönen bu insan yepyeni birisiydi.
+ Fakat seni bu kadar hayal kırıklığına uğratmasına rağmen neden bu kafirce düşünceye bu kadar çabuk bağlandın?
- İlk dai bana bir sürü olay anlatmıştı. Hepsi de ilk başta gerçek ve mantıklı gibi görünüyordu fakat içimde bir şüphe gölgesinin varlığını hissediyordum. Anlattıkları ne bilgiye karşı susuzluğumu gidermişti, ne de daha yüksek bilgi basamaklarına çıkmak için kullanacağım yolu açmıştı. Mantığım o güzel düsturları hayattaki tek hakikatler olarak algılamaya hazırdı fakat kalbim buna razı değildi. İkinci hocamın bana anlattıkları ile nereye varmak istediğini hemen anlayamadığımı da kabul etmeliyim. Fakat bu defa açıklamaları ruhumun derinliklerinde, ürkütücü ve bilinmeyen bir gölge şeklinde kaldı. Günün birinde mantığımın bunları kavrayacağını biliyordum. Mantığım şimdilik bunları reddediyordu ama kalbim hemen kabul etmişti.
Çok geniş bir uzam duyumsuyorum. Orası çok geniş ve sınırsız. Ne duvar, ne de tavan var. Orada hiçbir şey düşünmesen de oluyor, hiçbir şey söylemesen, hiçbir şey yapmasan da. Orada her şey yalnızca çok güzel, dingin.