Buse
Buse
@Sylwiea
Bursa, 17 February
38 reader point
Joined on July 2020
Okuma Hedefleri
En başta belirtmeliyim ki hiç umduğum gibi bir tesiri olmadı üstümde. Sayfalarca anlatılan psikolojik tahliller beni çok fazla sıktı. Çoğu insan yarım bırakabilir. En başta her şey güzeldi ta ki yasak aşk başlayana kadar. En küçük üzgünlükte olsun ya da mutlulukta sayfalarca aynı şey anlatılıyor. Yeşilin Kızı Anne okurken küçücük paragrafta deli oluyordum Anne'ye ama haksızlık etmişim Mehmet Rauf beş altı Anne kadar baydı beni. Konu hakkında konuşmak gerekirse klasik Tanzimat döneminin popüler konusu yasak aşk anlatılıyordu. Şunu belirtmem gerek Suat beni o kadar sinirlendirdi ki sırf ona karşı olan sinirimden kitabı bırakmayı düşündüm. Ama nasıl bir sabır örneği gösterdiysem bir yandan Mehmet Rauf'un sayfalarca psikolojik tahlilleri olsun bir yandan Suat'ın sinir bozucu suskunlukları olsun yine de kitabı sağsalim bitirdim. Alanında ilk olduğu için okuyunuz fakat çok fazla sabır gerekli bunu unutmayınız.
Kitaba çok büyük beklentilerle başladım ve tüm beklentilerimi misliyle karşıladı. Aşırı sürükleyici ve okurken zevk veren bir kitaptı benim için. Hiç elinizden bırakmadan okursanız birkaç saat içinde bitecek çok güzel bir kitap. En çok hoşuma giden şey hastanın kendi kafasında kurduğu hayatı bir de gerçek hayatını okumaktı. Sonu da hiç beklemediğim şekilde bitti. Ben çok sevdim ve çok büyük ihtimalle herkese hitap edecek bir kitap. Herkese tavsiye ederim.
Okuduğum ilk Halit Ziya tiyatrosuydu. Kitapta kullanılan üslup olsun ya da cümlelerin edebi ağırlığı çok başkaydı. Bir sürü altını çizdiğim cümle oldu. Gerçekten çok güzel bir tiyatroydu. Bir aile nasıl zehirlenebilir ve en dibe doğru çekilebilir cevabını apaçık okuyucuya sunuyordu. Hayatımıza aldığımız bizim için önemsiz insanlar aslında tüm güzellikleri mahvedebilirdi. Bizi en derinden korkularımızla baş başa bırakabilirdi. Zehir gibi kanımızdan içeri girip şifa bulamadan bizi öldürebilirdi. Başımıza gelen her şey beklemediğimiz insanlar tarafından gelir diyordu kısacası. Bu tiyatro hem duyguyu çok iyi yansıtmış hem de olayın içine sokabiliyordu insanı. Okumanız gereken bir tiyatro örneği.
Reader Follow Recommendations
Eğer okumaya ara verdiyseniz ve motivasyonunuz eksikse okumak için çerez bir kitap. Baş karakter Lola o kadar enayi ki okurken kafamı duvarlara vurdum resmen. İğrenç bir insanla sevgili olup okuduğum en iyi, en tatlı erkek karakteri elinin tersiyle çevirdiği için sinirlendim. Ah benim tatlı Cricket'ım sen en iyisini hak ediyorsun zaten. Sırf onun için 10/10 verdim. Biraz daha romantiklik gibi şeyler olsaydı kitap daha çok amacına uygun olmuş olurdu. Sonuçta bir aşk kitabı ama Cricket olmasa kız tam odunun teki. Hiçbir şeyi doğru dürüst düşünüp doğru adımlar atamıyor bile. Okumak isteyen varsa Cricket için okuyabilir.
Aşkı Memnu'nun kitaptaki haliyle dizisinin bize sunduğu hali arasında dağlar kadar fark var. Herkes Behlül ve Bihter'i öne atarken, bu aşk üçgenindeki ana karakterleri Behlül ve Bihter olarak görürken aslında romanın tamamen Nihal'in duygu ve düşüncelerinin etrafında biçim değiştirdiğini çok rahat görebiliriz. Tek bir baş karakter vardı o da küçük Nihal'di. Babası, kardeşi ve mürebbiyesinden başka kimsesi olmayan Nihal hayatında hiç tatmayacağı acıları ve duyguların doruk noktasını yaşarken buluyor bir anda kendisini. Veya o çok sevgili babası tarafından kurban ediliyor demek daha doğru. Yasak aşkın en büyük kurbanı olan Nihal hiçbir şekilde bunları haketmemişti. Behlül ise gençliğin deli akan kanlılığıyla her çiçekten bir bal alıp hovardalık edip hayatına giren tüm kadınlara "Seni seviyorum!" diyerek gönüllerine girdikten sonra kalplerini kırıp alay edercesine "Seni hiçbir zaman sevmedim!" diyerek hayatlarından çıkmaya çalışıyordu. Behlül'e günümüzdeki insanlar muzip bir kazanova gözüyle bakıp sempati duyuyor olabilir fakat okurken midemi bulandırdı. Midesiz gibi her gördüğü kadına asılıyor ve sırnaşıyordu, vaatlerle akıllarını çeliyordu. Bihter de her kadın gibi sevilmeyi hak ediyordu. Yanlış kişiyle evlenip aşkı evlendiği kişinin yeğeninde bulacağını düşünmesi ise Behlül'ün çapkınca ve samimi davranışlarının sonucunda oluşan asla gerçek olamayacak hayallerdi. Behlül ne doğru kişiydi ne de doğru bir seçimdi. Hem Bihter hem de Behlül bu sonu haketti. Olan bizim küçük Nihal'imize oldu.
