Küçücük bir otobüs. Tıklım tıkış dolu. Genç, yaşlı, çoluk çocuk, öğrenci. Parfüm ve ter kokuları iç içe, insanların neredeyse nefesleri de öyle. Yüz kilometrelik bir yol Konya merkez. Neşet Ertaş türküsünün içindeymiş gibi yolculuk. Ve ben bu günleri kolay kolay unutabileceğimi hiç sanmıyorum.
'Yapamıyorum, başka türlü yapamıyorum! Kalbim paramparça! Ama yapamıyorum! Kafesiniz küçük... Kanatlarıma göre değil! Hem kaderin önüne geçemezsiniz..."'