Ne zenginlik, ne şehvet tadı, ne şeref insan İçin hakiki iyilik olamaz. Zihni bitmez tükenmez bir doyurmayla doyurmaya elverişli biricik şey, ruhu devam edene bağlayan sabit Bilgi araştırmasıdır.
İki tip büyük adam vardır: Bunların ilki, kendi çağlarının aynaları gibidir ki bunlar Voltaire’in deyimiyle “herkesin düşüncelerini en iyi şekilde ifade eder; çok daha yüce olan ikinci tip insanlarsa, iki veya üç asır sonra herkesin düşüncesi haline gelecek şeyler dile getirir”.
Genellikle önemli ve büyük sorumluluklar gerektiren makamlar, kendilerine layık olanlarla değil de, olmayanlarla doldurulmaz mı ? Aristoteles’ten günümüze iki bin üç yüz yıldan beri değişmemiş gerçekliklerden biri de bu değilmidir?
Başarısızlıklar, daha büyük bir çaba harcamak ve irade gücünü arttırmak gerektiğinin belirtisi sayılmalıdır. Hele büyük çaba harcanmışsa başarısızlık daha da sevindirir.
İkinci dünya savaşı bittikten sonra Almanlara en hararetle eziyet edenler, genellikle savaş sırasında cesur eylemleriyle öne çıkmış kişiler değildi. Öç almak, tehlikeli dönemde sağlam durmamış olmanın getirdiği vicdan azabını örtbas etmenin bir yoluydu.
Bir noktayı iyi anlamalı, bunu bilmesi gereken bütün yöneticilere anlatmalısınız: insanları her şeyden yoksun bırakmadığınız ölçüde güçlüsünüz. Her şeyden yoksun bıraktığınız biri sizin sultanızdan çıkmış yeniden özgürlüğüne kavuşmuştur