Mert ALTINTAŞ

Mert ALTINTAŞ
@Tardigrade_MD
Pereat mundus, fiam.
Doktor
Ankara
10 reader point
Joined on November 2020
“Karıncaları hep mükemmel örnek diye gösteriyorlar. İnsanı karıncaya dönüştürmek istiyorlar. Başarıyorlar da. Tüm sevimsiz ve çirkin şeyleri insanların tapacağı, hayranlık duyacağı araçlara dönüştürmekte gerçekten çok ustayız. Ben karıncadan nefret ediyorum. Hayatım boyunca ne karınca olmak istedim ne de olabildim. Çalış, çabala, taşı, depola, kışın ye, sonra yeniden çalış, çabala, depola. Koca bir hayat. Sonra da öl… Piramitler yap, şehirler yap, binalar, fabrikalar, makineler, sanayi, uygarlık. Bütün bunlara hizmet et. Koca bir hayat. Sonra da öl… Kim için? Ne için? Kim yararlanıyor? Kim keyfini sürüyor? Dört kişi. Yani hiç kimse. İş, iş için. Uygarlık, uygarlık için. Hepimiz bu oyunun içindeyiz. Oyunun kurallarını da koymuşuz. Tembel derler diye ödümüz kopar. Tembel bir evlada sahip olmaktan en fazla korkanlar da zengin olanlardır. Babasının altınlarının üstüne yenilerini koymamasından, olan biteni yemesinden korkarlar.”
Reklam
Varoluşun katlanılmazlığı üzerine
“Hangi embriyo, eğer seçim şansı olsaydı, şu anki bilincinize vakıf olabilmek adına doğum acısı çekmeyi kabul ederdi?”
Hayat bir çeşit ölüm biçimidir
“İnsan daha doğar doğmaz ölmeye başlar. Fizikçilere ve doktorlara göre her gün bizden bir parça yok olmaktadır. Demek hayat, düşünüldüğü gibi ölüme bir karşı koyma değil, onun bir gündelik kabulü, yani bir çeşit ölüm biçimidir.”

Reader Follow Recommendations

See All
"Sonu olan yaratık ve günahı"
“İnsan sonu olan bir yaratıktır, sorumlu olmadığı yaradılışının ve kaderin itişi ile zaman ve mekan ile sınırlı bir günah işliyor, neden bu sonu olan yaratık ve günahı, sonsuz bir cezaya çarptırılsın? Neden bir an içinde, bir mevsim ya da bir ömür boyunca işlenmiş bir günah sonsuzluk süresince bitmeyecek işkencelerle cezalandırılsın?”
Altında doğduğum yıldıza hepten lanet olsun
“Altında doğduğum yıldıza hepten lanet olsun; onu hiçbir gökyüzü korumasın, şerefsiz bir toz yığını gibi mekanın içinde ufalansın! Beni yaratıkların arasına iten hain an da Zaman’ın listesinden ilelebet silinsin! Arzularım, ebediyetin gündelik olarak alçaldığı bu yaşam ve ölüm karışımıyla uyuşamaz artık… Öngörülemez – ve halbuki her şeyin kendini tekrar ettiği – bir evrendeki o azgınlaşmanın sonu hiç gelmeyecek mi yani? Daha ne kadar zaman kendimize “İlahlaştırdığım bu yaşamdan tiksiniyorum,” diyeceğiz.”
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam