Gittiği için kal deniyordu aslında belki, öncelik durumuydu illâ ki, belki gitmek istemese kalması da çok istenmiyordu, belki belki belki bir çay bardağı merceği gibi ya kan kızıl ya da içilmek istenmeyecek kadar soğuk, neresinden bakarsan öyle işte.... Belki Belki Belki...
Zamanın çaresizliği fikrimdeki doğum sancısına ilaç olabilecek miydi? Yoksa uykulu gözlerle geldim rüyadan mı olacaktı? Neydi bu karmaşa bu varlık ve yokluk arasındaki arafta kalış. Net olmayış. Oysa ki netlik her şeyden daha kolay değil miydi?