Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Halil AÇIKGÖZ

Halil AÇIKGÖZ
@Tayyareciyazar
Helme, Umay ve Pegasus, Çocukluğumun Bittiği Yaz kitaplarının yazarı. Kitaplarımın geliri şehit gazi kimsesiz çocukları okutma vakfına bağışlanmıştır.
Pilot
Hava Harp Okulu
İzmir
Salihli
4 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Gülaydın kitaplar dolusu okumaktan bıkmayanlar, okudukça tatlı tatlı konuşan, anlayışlı olan, merhametli, vicdanlı ve umutlu yaşayanlar, zamanını kötülük düşünerek harcamayanlar, elinin değdiği yere çiçek ekerek, fidanları büyüterek, okuyarak, müzik dinleyerek vaktini dolduranlar karıcayı bile incitmeyenler, karşılığında hiç bir faniden beklenti içine girmeyenler, öylesine vicdanı rahat, öylesine huzurlu ki hafiflikten bulutlara kafa tutan ruhlar, kimileri gibi, diğerlerinin benzeri, berikinin ötekisi, gülün kırmızısı, gecenin mavisi, aklından zoru, sözleri hep kitap ortası, mahallenin delisi, bencileyin garip birisi ama herkes gbisi olanlar alayınıza günaydın.
Reklam
Gülaydın hasreti çekilen yağmur sonrası tüten toprağın kokusunu içine çekenler, köyünün sokaklarında yürürken kapı önüne oturmuş yaşlı kadının “inşallah tepenizden inen rahmetle sırılsıklam ıslanırsınız” duasına amin diyerek gülümseyenler, kuraklığın kasıp kavurduğu bereketli toprakların boz rengine bakıp hüzünlenenler, ciğerlerini dolduran hava kadar suyun hayat olduğunu bilenler günaydın…
Günaydın tüm sevinçleri cümle hüzünlere ibret olsun diye uyanır uyanmaz yüzüne asanlar, mutsuzluktan beslenenlere inat mutluluk pelerinleriyle dolaşanlar, hayatının ipleriyle bulutlara salıncak kuranlar, gülmeyi, gülümsemeyi en güzel eylem kılanlar, umuttan yelpazelerini usul usul sallayanlar, ota boka üzülmek yerine vara yoğa kahkaha atanlar, bokuyla kavga etmeyenler, gölgesiyle dövüşmeyenler, tüm insanları sevmek için dünyaya gelenler, aşk insanı olarak bu dünyadan gidecekler, elbet bir gün değeri bilinecekler günaydın.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gülaydın en kötü barış en iyi savaştan yeğdir diyenler, dünyanın öbür ucunda da olsa zalimin zulmünü yüreğinde hissedenler, bir gül kanıyorsa dostun bahçesinde yarasını sarmak için yollara düşenler, haklının yanında olup zarar görmeyi, haksızdan gelecek menfaate değişenler, İyi gün değil, karagününde arkataş olanlar, bir düğünde bir ölümde sevdiklerinin yanında saf tutanlar, dağ gibi yaslanılacak sırt verenler, yetime, darda kalana, biçareye, çınar yüceliğinde kol kanat gerenler, gönül dergahında erenler, alan değil veren güzel eller günaydın.
Gülaydın hayatı, renkleri, eşyaların şekillerini ve manasını, koyu şarabı, şarap kadar güzel kadınları ve adamları sevenler, iyiye daha iyiye, güzele daha güzele hasretlik çekenler, bu mükemmel hasreti öldüren, ölüme methiyeler düzen, hayatın en inanılmaz kıvılcımını, zekayı ve aklı sevmeyen, ümidi mahveden, bize “herkes olduğu yerde kalacak” diyen, daha adil, daha güzel insan hayatına duyduğumuz özlemi alaya alan, tüm bunları yapabilmek için ilkel vahşilerle hala müşterek taraflarımızı, kuşkularımızı, batıl inançlarımızı, boncuğa ve göz alıcı renklere karşı duyduğumuz çocuk tutkunluğumuzu tahrik etmek, kestiğimiz kellenin önünde sevinçle haykırmak içgüdümüzü kamçılayan faşizmden nefret edenler günaydın…
Reklam
Gülaydın güneşin renkleri çiğ, bulutları oyalı ve dantelalı karpostal doğuşuna hayran kalanlar, bu doğuşu gözlerinin içinde ölene kadar yaşamak arzusunda olanlar, etrafındaki taş yığını apartmanların, kasvetli ve esrarlı havasına bakıp, kat kat, pencere pencere, oda oda,her katta, her pencerenin arkasında, her odanın içinde yaşayan insanların her birininin ayrı ayrı emelleri, kinleri, sevinç ve korku sebepleri hakkında kafa yoranlar, fakat birbirinden ayrı bu insanların kahkahalarının, ihtiraslarının, gözyaşlarının karışmasına hayretle yaklaşanlar, yine de tüm bunların hedefine bir türlü ulaşmaksızın başsız ve sonsuz bir nehir gibi durmadan, dinlenmeden akıp gidecek olmasına , ahenkle doğan güneşin altında böylesine ahenksizce yaşayan insanlara şaşanlar günaydın…
Cumhuriyet
Gülaydın sabehleyin erkenden Akdeniz’den alınmış iki iri damla gibi ışıklı mavi gözlerin aydınlattığı ülkemin ufuklarına bakanlar, hürrüyete gelin gitmiş kızların söyledikleri yeni ve güzel dünyaların türkülerini kulaklarında duyanlar, bugünün iç ateşiyle yanarak, aydınlanarak kıvrananlar, enginlere, güneşe, genişliğe, her şeyden, hepsinden önce kavgaları ve kahkalarıyla hayata, yaşamaya hasret, koyu kırmızı karanfil renginde CUMHURİYET’e inananlar günaydın.
Gülaydın gönlünü eğlendirmeyi hep dar vakitlere sıkıştıranlar, yaşamak istediklerini erteleyerek hiç bir şey yaşamadan yolun sonuna geldiğinde “zaman ne çabuk geçiyor” deyip suçu evrenin zembereğine atanlar, bir an olsun tembel benliklerini sorgulamayanlar, iş, güç, para, mal, mülk edinmeyi çalışkanlık sananlar, yeni bir şey öğrenmeye, hiç bilmediği bir uğraşı denemeye burun kıvırınlar, aslında çevresinde gördüğü çok yönlü insanları içten içe kıskananlar, kendi yapamadığı için onları boş beleşlikle suçlayanlar, kendinin boş beleş olmadığını kanıtlamak için de daha ilk tanışmada isminden önce etiketlerinin kolleksiyonunu sayanlar, gezdiği ülkelerin çıkartmalarının her yerine kondurulmuş bavullardan bir farkı olmadığını anlamayanlar size de günaydın…
Gülaymasın kara oyuklardan evine kara ekmek taşıyan kara gözlü emekçilerin hayatlarını hiçe sayanlar, ölen kendinden olmayınca her seferinde suçu kadere fıtrata atanlar, cansız bedenlerini bile son kez toprağın üstüne çıkarmaya tenezzül etmeyip üstlerini betonla kapatanlar, kendisi de emekçi olduğu halde üç kuruş için olmazlara imza atarak arkadaşlarını satanlar, sırf kendinden diye yapılan kötülükleri görmemek için salağa yatanlar gününüz aymasın…
Gülaydın gözlerini kapatınca dünyayı istediği renge boyayanlar, rengarenk doğan günü karşısına alıp kendinden bir renk katanlar, içindeki sıcaklıktan da bir tutam koyanlar, anılarının dehlizlerinden gözlem çılgınlığıyla nice hikayeler yaratanlar, kalbindeki sevgiden herkese bir parça dağıtanlar, saflığını yitirmemiş çocuk gözleriyle tüm insanlığa hoşgörüyle bakanlar, herkesin baktığı ama göremediği şeyleri saçma bulurlar demeden durmadan yazanlar günaydın…
Reklam
Gülaydın umudun dalını kurutmayanlar, uzatılan eli yüreğine bastıranlar, egolarını bastırıp çöpçüyle birlikte kibirlerini süpürenler, sokak köpeğine eğilip iyi ki varsın diyenler, denizi içine çekip, içindeki dağları dışarı üfleyenler, serçenin ölümünde bile kaderin bir bildiği vardıra inananlar, yüreğinde dallar kırılsa da kırıp dökmeyenler, hiç tanımadığı insanları sözleriyle sevenler, uzaklarda açmış bir gülden çaldığı renklerle yüzümüze gülen güneşe merhaba diyenler, gün doğumunu günbatımından daha romantik bulanlar günaydın.
Gülaydın sarı bozuk bir hazan sabahına beyaz bir gülüşle uyananlar, gülüşüne sebep olanları uyandırmadan boynunda saklı bebek nefesinden koklayarak kapıdan çıkanlar, zorlukları olsa da çalışmayı eziyet değil büyük bir sorumluluk ve ibadet sayanlar, ay kendi karanlığına gitmeden önce saçtığı ışıkta yüzünü yıkayanlar, doğuya yol alırken güneşin ilk ışıklarına herkesten önce alnını dayayacağından ötürü anlamsız bir mutlulukla dolanlar günaydın…
Gülaymasın zehirli sarmaşıklar, japon balıkçısının balıkları gibi yiyeni öldürenler, mutsuzluğu bulaşıcı olanlar, keyfi kaçıklar, keyif kaçıranlar, hayallerin katili, aşkın celladı olanlar, korkaklıklar kralları, prangalı acizler, karanlıklar prensi, prensesi yıldızlı geceleri zifire gömen kara bulutlar, yürekleri kuruyasıcalar, oksijen israfçıları, ciğeri beş para etmeyesiceler, uğursuz sesleriyle felaket çığlıkları atan gamlı baykuşlar günaymasın…
Gülaydın “adının anlamı dünyayı kucaklasa, böyle taş üstünde büyümezdi çocuklar” sözüne tutunup, adına yaraşır bir yaşam sürmeye çalışanlar, Halil olup dost olanlar, dostlarına sadık kalanlar, iyilik yapanlar, fakirlere sofra kuranlar, iyi insan olmanın kabeyi yedi kez tavaftan daha makbul olduğuna inanlar, sağ elinin verdiğini sol eli görmeyenler, dilenci ve dalkavuklara değil, onurundan taş yiyen yoksullara eli bol olanlar, tıka basa tokken bile açın halinden anlayanlar, verdikçe çoğalanlar günaydın.
Gülaydın baki kalan kubbede hoş bir seda bırakanlar, güzel bir söz, yürekten bir dokunuşla vurduğu kıyılarda, gittiği şehirlerde iz bırakanlar, sürgünlüğün yalnızlığını dostlarıyla paylaştığı masalarla unutanlar, geldiği şehirlerde hep güzel insanları bırakanlar, gittiği şehirde de hep güzel insanları bulanlar, üç günlük ölümlü dünyada kalp kırmak yerine kolunu kıranlar, geleni baş üstünde ağırlayanlar, gideni selametle uğurlayanlar, sadece dürtülerin, hırsların, egoların hüküm sürdüğü bu suratına tükürülesi çağda insan kalanlar günaydın…
189 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.