Sevmek, en değersiz şeyleri, en feci sıralarda, en kıymetli şeyler haline getirdiği için mutlaka lazımdı. Sevmek, işte belli bir şey, teselliden ibaretti. Her şey ondan evvel ve ondan sonra diye ikiye bölünüyordu. 
' Biz galiba hep küçük meselelerde bahtiyar olmaya alışmışız. Öyleyse... Üzüntülerimiz de küçük işlerden... Büyük saadetleri, taşımaya gücümüz mü yetmiyor? Saadete karşı bu derece mi yabancılaştık. '
Bu hükümetin devrinde karı kısmını bir vakit ayaklayamazlar. Allah hükümete zeval vermesin. Reyi karılara verdi. Bir karının sözü, bir erkeğin sözünden ileri geçiyor.
Allah o paşaların tuttuğunu altın ede.
— Hangi paşaların kız?
— İsmet Paşaların.
— Neden?
— Karıları çalıştırma âdetini çıkarmasaydı, bizi bu kapıya kim uğratırdı?