Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum?
herkes bağırırken şiirler okumak mı,
susmak mı sözün bittiği yerde, kusmak mı sindirebildiklerinizi?
apansız uykum kaçıyor kaç gece, bu da mı aleyhime kanıt?
sondan saymaya başladım adları-böyle hoşuma gidiyor
beğenmeseler de seviyorum ellerimi,
hep olmayacak düşler görüyorum, yenileceğim kavgalara giriyorum durmadan.
İtiraf ediyorum…
Silin adımı listenizden, yokum; aslında bir oyun olan kavgalarınızda ve aslı bir kavga olan oyunlarınızda. Kirli sevinçlerinize ortak etmeyin beni. Gözyaşlarınızı da paylaşmıyorum. Yalan övgülerinize ihtiyacım yok.
Gıyabımda kesinleşmiş hükümler verin.
Bir sürgün nereye sürülebilir? Gölgeler kelepçeye vurulur mu?
Çekilin, yürümediğiniz yollarımı kirletmeyin.!
"Bundan yirmi yıl sonra,yaptığınız şeylerden çok yapmadıklarınız için hayal kırıklığı yaşayacaksınız.O yüzden düğümlerinizi çözüp halatlarınızdan kurtulun ve sığındığınız güvenli limandan uzaklara yelken açın.Yelkenlerinizle rüzgârı yakalayın.Araştırın.Düşleyin.Keşfedin."
Gündüzsefası'nı okurken ne kadar imkansız görünsede her şeyin bir umuda açılacağını göreceksiniz...Sanırım kaderin garip bir cilvesi bu bana Böğürtlen Kışı da o kadar çok zihnimi zorlayan cümlelere sahipti sanırım bu kitap da aynı şekilde iki kitabıda gariptir ki içinde bulunduğum paradoksta okumam harika...Her karanlığın bir aydınlığı vardır...Ne yaşarsakta yaşayalım umut sonunda yanımızdadır
Ne yazmasını isterim. Kocama.Ellerimden kayıp giden adama.Artık onu tanımadığımdan endişe ettiğim adama.Başımı iki yana salladım.Kalbinizdekileri tek bir cümleyle nasıl özetlersiniz ki?
O an fark ettim ki değişen bir şey vardı aslında.İçimdeki bir şey solup ölmüştü gerçekten.Hem korkuyordum hem de rahatlamıştım.Uzun zamandır aklıma gelmeyen bir anıya tutunmuştum.