İşin sırrı diye bir şey yoktu. Sır, hepsinin bir araya gelmesiydi. Her şeyin doğru yerde, doğru zamanda , doğru ölçüde birbirine karışması. Sır, hep budur. Ama sonunda tüm doğrular yanlışa karışır.
Hiç kimse , dünyadaki kötülüklere karşı direnişi böylesine güçlüyken, içindeki bu kötülüklerin boyunduruğu altına illa girme dürtüsünün farkında olarak uzun süre yaşayamaz.
O her zaman dağ gibi arkamda duran, desteğini daima hissettiğim adamdı. Bu kadar güçlü bir adamın böylesine incindiğini görmek kanayan ruhumu daha da yaralamıştı.