Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Psyche

Sabitlenmiş gönderi
İşte yaşama bakıyorum, nedir her şeyin sonu? Hiç. Düşte yükseliyorum, nedir her şeyin en yüksegi? Hiç.
Sayfa 65 - Adam Yayınları, Melahat Togar
Reklam
Diğer hayvanlar da dövüşürler ama savaşmazlar. Eğer, daya nağını güçlü/zayıf ayrımından almış olan savaşmanın, insanlığa özgü “ayrıcalık” olduğunu söylerseniz, o zaman yaşam bir saç malıktır. Bu saçmalığın saçmalık olduğunu bilmemek; işte insanın trajedisi burada yatar.
Sayfa 173 - Kaos
Doğada, görecelik diye bir şey yoktur.
Dünyanın kendisi hiçbir zaman, bir rekabet ilkesine mi yoksa bir dayanışma ilkesine mi dayandığını sormaz. İnsan aklının göre celi perspektifinden bakıldığı zaman, güçlü olanlar ve zayıf olanlar vardır, büyük ve küçük vardır. Şimdi, bu göreceli bakışın varolduğundan kuşku duyan kimse yok, ama eğer insan algısının göreceliğinin hatalı olduğunu varsa yarsak -örneğin ne büyük ne de küçüğün, ne yukarı ne de aşa ğının olduğunu varsayarsak- eğer böyle bir görüş noktasının hiç olmadığını söylersek, insan değerleri ve muhakemesi çöker.
173

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar nasıl oluyor da bilimin insanlık için yararlı olduğunu düşünüyor?
Söylendiğine göre, elektronların atom içinde çok yüksek hızlar da dönerken oluşturdukları yörünge, kuyruklu yıldızların galaksi içindeki uçuşlarıyla tam olarak aynıymış. Atom fizikçisi için ele- menter parçacıkların dünyası, evrenin kendisi kadar kocamandır. Ve, ortaya konulduğu kadarıyla, yaşadığımız bu galaksiye ek olarak sonsuz başka galaksiler vardır. 0 zaman, evrenbilimcinin gözünde, bizim galaksimizin tümü son derece küçük hale gelir. Gerçek şu ki, bir damla suyun basit olduğunu ya da bir kayanın âtıl olduğunu düşünen insanlar mutlu ve cahil aptallardır; o bir damla suyun büyük bir evren olduğunu ve o kayanın, roket misali akan elementer parçacıklardan oluşan bir dünya olduğunu bilen bilim adamları ise zeki aptallardır. Basit olarak görüldüğün de, bu dünya gerçektir ve elimizin altındadır. Karmaşık olarak gö rüldüğünde ise dünya korkutucu ölçüde soyut ve uzak hale gelir.
Sayfa 167
“Neden gelişmeniz gerekiyor? Eğer ekonomik büyüme %5’ten %10’a çıkarsa, mutluluk da iki kat artacak mı? %0 büyüme hızının nesi yanlış? Bu daha istikrarlı bir ekonomi olmaz mı? Sade bir şekilde yaşayıp rahatına bakmaktan daha iyi bir şey olabilir mi?” ... İnsanlar daha fazlasını yaptıkça, toplum daha fazla gelişir ve daha çok sorun ortaya çıkar. Doğanın giderek daha fazla harap edilmesi, kaynakların tüketilmesi, insan ruhunun rahatsızlığı ve parçalanması; bunların hepsine insanlığın birşeyler başarmaya çalışması neden olmuştur. İlk halinde, ilerlemeye gerek yoktu ve yapılması gereken hiçbir şey yoktu. Geldiğimiz noktada, hiçbir şey meydana getirmeme "hareketi" meydana getirmekten başka bir yol yoktur.
Sayfa 161
Reklam
İnsanlar şeyleri anladıklarını düşünürler, çünkü onlara aşina olurlar. Bu yalnızca yüzeysel bilgidir. Bu yıldızların adlarını bilen astronomun bilgisidir, yaprakları ve çiçekleri sınıflandırmayı bilen botanikçinin, yeşil ve kırmızının estetiğini bilen sanatçının bilgisi dir. Astronom, botanikçi ve sanatçının her biri kendi zihninin men zili
Sayfa 158 - Kaos
aptallık açığa çıktığında zeki görünür
Bugün bir grup gencin ufacık bir kulübe üzerinde çalışmalarını izlerken, Funabaşi’den genç bir kadın yürüyerek yukarıya geldi. Neden geldiğini sorunca şöyle dedi, “Yalnızca geldim, hepsi bu. Artık hiçbir şey bilmiyorum.” Zeki bir genç kadın, soğukkanlı, kendine hâkim. Bunun üzerine sordum, “Eğer aydınlanmamış olduğunu biliyorsan, söyleyecek bir şey yok, değil mi? İnsanlar, dünyayı ayrım lamanın gücü ile anlamaya çalışarak, onun anlamını gözden kaçı rıyorlar. Dünyanın böylesine zor durumda olmasının nedeni de bu değil mi?” Sessizce yanıtladı, “Evet, öyle diyorsanız”. “Belki de aydınlanmanın ne olduğuna ilişkin gerçekten açık bir fikrin yok. Buraya gelmeden önce ne çeşit kitaplar okudun?” Okumayı reddeder şekilde kafasını salladı. İnsanlar öğrenim görürler, çünkü anlamazlar ama öğrenim görmek, kişinin anlamasına yardımcı olmaz. Çok çalışırlar ve en sonunda tek buldukları insanın hiçbir şey bilemeyeceği, anla manın insanın erişebileceklerinin ötesinde olduğudur. İnsanlar genellikle, “anlamama” sözcüğünün, örneğin, dokuz şeyi anlayıp bir şeyi anlamadığınız bir durum için kullanılabile ceğini düşünürler. Ama on şeyi anlamaya niyetlenerek, gerçekte bir tek şeyi bile, anlamazsınız. Eğer yüz tane çiçeği biliyorsanız, bir tekini bile “bilmiyorsunuzdur” . İnsanlar, anlamak için zorlu müca deleler verirler, kendilerini anladıklarına ikna ederler ve hiçbir şey bilmez halde ölürler.
Sayfa 154 - Kaos
Doğru Gıda, Doğru Eylem, Doğru Farkındalık
Sayfa 152 - Bu vecize, Budist manevî fark edişin Sekiz Basamaklı Yolu üzerinden türe tilmiştir.
Doktorlar hasta insanlara bakarlar; sağlıklı insanlara ise doğa bakar.
Sayfa 151 - Kaos
Kültürün, genellikle, yalnızca insanlığın emeğiyle yaratılan, ko runan ve geliştirilen bir şey olduğu düşünülür. Oysa kültür her zaman, insan ve doğa arasındaki ortaklıktan kaynaklanır. İnsan toplumu ve doğa arasında birlik gerçekleştiğinde, kültür kendi şeklini alır. Kültür her zaman gündelik hayatla yakından bağlantılı olmuştur ve böylece gelecek kuşaklara aktarılarak günümüze ka dar korunmuştur. İnsanın gururundan ve zevk arayışından doğan bir şey kültür olarak değerlendirilemez. Gerçek kültür doğada doğar; sade, alçakgönüllü ve saftır. Gerçek kültürden yoksun kaldığında, insan lık yok olacaktır.
Sayfa 144 - Kaos
Reklam
Bu günlerde insanlar, akıllarıyla yiyorlar, bedenleriyle değil. Birçok insan, yediği şeyde monosodyum glutamat olmasını önemsemi yor ve yalnızca dilinin ucuyla tat alıyor, böylelikle de kolayca kan dırılıyor. İlk önceleri, insanlar sadece yaşadıkları için ve yemek lezzetli olduğu için yerlerdi. Modern insanlar, eğer ayrıntılı tatlandırıcılar kullanmazlarsa, yemeklerin tatsız olacağını düşünmeye başladılar.Eğer yemekleri lezzetli yapmaya çalışmazsanız, doğanın bunu za ten yaptığını görürsünüz. Dikkat edilecek ilk husus, yiyeceklerin kendiliklerinden lezzetli oldukları bir yaşam şekli sürdürmektir, ama bunun yerine bugün, bütün çaba yemeklere tat katmaya gitmektedir. İronik bir şekilde, lezzetli yemekler hepten ortadan kalkmıştır. İnsanlar lezzetli ekmek yapmaya çalıştılar ve lezzetli ekmek yok oldu. Zengin, zevk verici yemekler yapma çabasıyla işe yaramaz yemekler yaptılar ve artık insanların iştahları tatmin edilemiyor. En iyi yemek hazırlama yöntemleri, doğanın narin tatlarını koruyanlardır. Çok eski zamanların gündelik bilgeliği, insanların, güneşte kurutulmuş salamura, tuz salamurası, kepek salamurası ve miso salamurası gibi değişik şekillerde sebze salamuraları yap malarıyla sebzenin kendi tadının da korunmasını sağlamıştır. Yemek pişirme sanatı, deniz tuzu ve çıtırdayan bir ateşle başlar. Yemek, aşçılığın temel ilkelerine duyarlı biri tarafından hazırlandı ğında, doğal tadını korur. Eğer yemek, pişirilme sonucunda garip ve egzotik bir tat kazanırsa ve bu değişikliğin nedeni yalnızca damağı memnun etmekse, bu sahte bir pişirmedir
Sayfa 144 - Kaos
17,7bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.