M.çepık

M.çepık
@Tirat
Eskiler "ya devlet başa, ya kuzgun leşe" demişler. Günümüzde hiç kimsenin başına iş düşmüyor. Yani meselelerin çözümü için hiç kimsenin başına iş düşmüyor. Çünkü devletin konacağı, işin düşeceği "baş" yok. Yaşayış düzenimiz insanların erişkin, yetişkin, olgun olmalarını gerektirecek tarzda değil. İş bizim başımıza düşmedi diye sevinmeyelim, eğer başımıza iş düşmediyse bunun sebebi bizim bir başımız olmayışındandır.
Reklam
Özelleştirmeyi endişe verici kılan tek husus yapılan her şeyin köhne bir siyasî zemin üzerinde yapılmaya çalışılmasıdır. Yani Birinci Dünya Savaşı ertesindeki siyasi anlayışın gereklerine uyularak teşekkül etmiş bir zeminde soğuk savaş sonrası meselelerinin halline çalışılmasıdır. Açmaz olarak karşımıza çıkan milletin ve devletin hangi hamurdan yoğrulduklarını kabulden kaçışlarıdır. Yoksa çoktan tartışma bitmişti.
Bıktım sizin şu iğrenç gerçeğinizden! Hem ne demek gerçek? Kimisi kara görür, kimisi ak; çoğunluk da elinin körünü görür. Mikelanj’dan daha az doğal kimse yoktur, ama ondan güçlüsü de yoktur! Dış gerçek kaygısı, çağdaş bayağılığın belirtisidir; bu gidişle, sanat, dinin altındaki şiir, çıkarın altındaki politika gibi saçma sapan bir şey olacaktır. Siz de, uyguladığınız bütün oyunlara, düzenlere rağmen, şu cılız yapıtlarınızla, sanatın, kişisel olmayan bir coşku sağlama amacına -evet, amacına!- ulaşamayacaksınız. Basolier’nin tablolarını örnek alalım söz gelimi: güzeldir, gönülçelicidir, temizceciktir bunlar, bir ağırlıkları da yoktur. Cebine koyabilir, yolculukta yanına alabilirsin. Noterler falan böylesi tablolara yirmi bin frank verirler; ama beş paralık bir düşünce yoktur içlerinde; oysa düşünce olmadan yücelik de olmaz! Yücelik olmadan güzellik de olmaz!

Reader Follow Recommendations

See All
Ele bulaşan kan belki temizlenebilir, ancak katı yürek hiçbir zaman yumuşamaz. Onun için oğlum katı bir yürek kanlı bir elden daha tehlikedir.
Sayfa 38 - IthakiKitabı okudu
Özgürlük
Özgür olmak ilk gelen dalgaya binmek,hazır paketlerden paket beğenmek değilmiş. Özgürlük- özünde- ' seçim yapabilmek' demekmiş. Seçim yapmayanın akıntıya kapılıp gideceğini, şartlara ve kendi akıl-dışı isteklerine köle olmaktan başka seçeneği olmadığını o gün adamakıllı kavramaya başladım diyebilirim.
Reklam
Reklam
Reklam