Maalesef kokuşmuşluğun, adaletsizliğin ve yozlaşmışlığın ne derecede olduğunu bir kez daha tamamen kanıtlara dayandırarak araştırmışlar.Kitabı okudukça üzülüyorum, umudumu kaybediyorum.Kurulan bu düzenden muhtemelen kuranında haberi yok, ipin ucunu kaybettiğinin farkında bile değil.FETÖ, pelikancılar, hakyol, nurcular, onlar bunlar şunlar..FETÖ hem "renklendirme" adını verdiği hareketle her yerde hem de hiçbir yerde değil. Gerçeğin girdabında sürüklenirken içinden çıkılmaz bir cenderede olduğunuzu fark ediyorsunuz. Tedaviyi reddeden bir hasta var çünkü tedavi edilirse öleceğinin farkında. Yaşadığımız dönem gerçeklik ötesi bir çağın çukuruna tekabül etti. Sistemin kötü niyetli oyuncuları hiç olmadığı kadar güçlü ve pervasızca insanlığın enerjisini emiyor.Arka planda ne tür işler döndüğü, hukukun üstünlüğünün yerine üstünlerin hukukunun işletildiği düzen içindeki örneklerle açık edilmiş.Devlette yaratılan çürümeyi ve herkesin hissettiği cendereyi belgeliyor.Bu kitap; çetelerin, tarikatların, hiziplerin, paralel örgütlerin elbirliğiyle odun taşıdığı cehennemi tarif etmeye çalışıyor. Kendisini yükseltirken dizini yurttaşların boğazına basanlar açık ki ülkeyi nefessiz bırakıyor. Adaletsiz, hürriyetsiz, eşitsiz, hukuksuz, ekmeksiz bir düzen ülkeyi cendereye sokuyor.Her şeyi çıplak edebildik mi? Bilmiyoruz. "İnsanlar arasında değil, gölgeler dünyasında yaşıyoruz" diyor ya Albert Camus. İnsanları anlatamadığımız yerde, gerçeği soymadığımız anda gölgeleri tarif ettik. Gölgeler, esasın kimi zaman kendisi, kimi zaman suretiydi. Okuyucuya kâğıtla akıl arasında bir yol bıraktık.
