Derin ve dar bir alacakaranlıktı
akıp geldiğim yatak. Kime biraz gulümsediysem, garip bir onlem duygusuyla, bir yerlere gecikiyormuş gibi telaşlı, arkasını dönüp gitti. Korkunun ve bencilliğin cumhuriyetinde kabağın kırıcı saltanatiydı yaşadığım. Herkes buyük bir ikiyüzlülükle bir erdem, bir zorunluluk gibi, yaşamı öne sürerek ölümü kutsuyordu.