NERMİN

NERMİN
@TuanaMeyra
Kendi halinde, fazlaca duygusal ikiz annesi bir kitapsever...
"Hayatım, gömülmüş umutların muhteşem mezarlığıdır."
Sayfa 53 - Koridor Yayıncılık
Reklam
Işık herkesi parlak gösterir. Bir insanı gerçekten tanımak istiyorsanız ona karanlığın en siyah olduğu anda bakın.
Sayfa 43 - Elma
Dura...
Şimdi geçmişe bakınca sadece fikirler üzerine inşa edilmiş bir hayatın ince bir buz tabakasında yürümekten farksız olduğunu çok net görebiliyorum.
Sayfa 18 - Elma

Reader Follow Recommendations

See All
Yıllar sonra hiç kimse evinin derli toplu olup olmadığından bahsetmeyecek ama mutlu ve huzurlu yetişmiş bir çocuk uzun yıllar bahsedilecek başarıların tohumlarını ekecek...
Sayfa 72
Bağırmayan Anneler...
Mutlu insanlar hayatlarında her şey dört dörtlük olan insanlar değildir. Zorlukları gören, deneyimleyen fakat altında kalmayan insanlardır.
Sayfa 66 - hayykitap
Reklam
Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş; Yerde çıplak bir gömlek; korkusundan dirilmiş. Sütbeyaz duvarlarda çivilerin gölgesi Artık ne bir çıtırtı ne de bir ayak sesi… Yatıyor yatağında dimdik, upuzun, ölü; Üstü, boynuna kadar bir çarşafla örtülü. Bezin üstünde ayak parmaklarının izi; Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi. Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana; Gözleri renkli bir cam; mıhlı ahşap tavana. Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var; Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar. Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an; Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan. Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm; Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm...
Bilmem hangi alemden bu toprağa düşeli, Yataklara serildim cam kırığı döşeli. Kaam bir cenk meydanı kokusu kan ve barut, Elindeyse düşünme,gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım, Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım. Bana yanmak düşüyor yangın görsem resimde, Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde Alırken dilenciyim veririken de borçluyum, Kalmadı eşya ile aramda hiç bir uyum Taş taş üstüne koysam bozuk diyorlar devir, Bir ok çeksem diyorlar peşinden koş ve çevir! Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık, Kimse edemez bana benim kadar düşmanlık.
"Bir zamanlar dünyanın güzel bir yer olduğunu düşünürdüm. Çocuktum, aptaldım. Panjurları kapadım, sürgüyü çektim. Dünya orada kalsın."
"Diyorsun ki, gözyaşların niçin gül rengine boyandı? Mademki sordun neden olduğunu dosdoğru anlatayım sana. Sevdanın kanlı yaşı gönlüme dökülüyor, sonra... Başımdan coşkunlaşarak gözlerimden taşıyor."
Sayfa 149
Kalbinizdekileri anlatamıyorsanız kelimelerin ne anlamı var?
Reklam
Doğum günümde ölmeliydim. Bunca yıllık hayatımda artistik tek bir hareketim olmamıştı. En azından ölürken bir tane gol atmalıydım.
Geçmişte verdiğimiz kararlar geleceğimizin mimarıdır.
Bir ümidim yok. Bu sondu... Artık hiçbir şeyin değişmesine imkan yok, lüzum da yok...
İnancımız yoksa, düş kuramıyorsak, yaşam büyüsünü yitirmiş demektir.
"Dostların ayrılığından ah çekmek, yârin vedalaşmasından figân yaraşır. Bu iki mutsuzluğa uğramaktansa ölüm bin kat daha hoştur." Şems Tebrizi
- "Saadet hayatı olduğu gibi kabul etmektir." - "İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma..." - "Kendini hâlinden şikayet etmeye alıştırma!"
Reklam
-"İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir." -"Erkekler bazan ne kadar basit oluyorlar... Zannediyorlar ki bir erkeğe hiddet, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister." -"İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir." -"Hayat herhalde bir katakulli değildi. Ama neydi? Bu hayatın bir manası olmak icap ederdi. İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı." -" Halbuki ben unuttum bile... Hayır, unuttum diyemem, fakat üzerimde bir tesiri kalmamış..." -"Ah bu manasız dalgınlık! Birdenbire dünya ile alakam kesiliveriyor ve ben boşluklarda uçmaya başlıyorum."
"Şu anda çekilmez bir haldeyim. Yorgunum, uykusuz, hüzünlüyüm... Sanki bir şey beni engelliyor ve özgürleşemiyorum."
Şehre bakıyorduk denizden. Sisler içindeydi İstanbul... Sisler içinde deniz... Sisler içinde teknemiz. Sultanahmet’in minareleriydi görülen, Ayasofya’nın kubbesi, Topkapı Sarayı’nın kuleleri. Hiç yağmalanmamış, yıkılmamış, kirletilmemiş gibiydi şehir. Bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi... Büyülü bir bulut gibi... Bir masal imgesi gibi... Yeni kurulmuş bir kent gibi... Taze bir başlangıç gibi.... Genç, umutlu, güzel...
Ben böyleyim işte. Ben garip bir kadınım. Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammule mecbur kalacaksınız. Cok manasiz kaprislerim, birbirine uymaz saatlerim vardır.