Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuğba D.

Yeniden yașardım gençliğimi gözlerinde Üşümüş ellerini saklardım geceden Gözlerini ışıktan kıskanırdım
Reklam
Sevmek ayaklarımızın altında bir nehir gibiydi Korkuyla ve zamanla beraber akıp giden
Sevgi saygıdır, tapmadır, onurdur, yukarıya doğru bakıştır. Pis yaraların sargısı değildir. Ama onlar bunu bilmez. Sevgiden en çok söz edenler, onu hiç hissetmeyenlerdir. Anlayış, acıma, nefret ve genel kayıtsızlığı karıştırıp bir çorba yapar, adına sevgi derler. İnsan bir kere sevmenin ne olduğunu sizin ve benim gibi hissettikten sonra, o katıksız ihtirası ve katıksız yükselmeyi yaşadıktan sonra, daha azına razı olmak imkânsızdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan olduğunu sanan bir yığın yaratıktan nefret etmedikçe, insanları sevmek mümkün değildir. Ya biri sevilir, ya öbürü.
Onlar hayatı dayanılabilir buluyor, ben bulamıyorum.
Reklam
Burada yoksun, Dominique. Yaşamıyorsun. İçindeki "ben" nerede?
Dünyada herkesin kendine ait bir ruhu vardır. Orayı kimseye göstermez.
Hâlâ bir şeylerden korktuğuna göre, hayata sıkı sıkıya sarılmış demekti. Bilinmeyen felaketlere doğru ilerlemek için bile olsa. Ölüm düşüncesi hiçbir şey vermiyordu ona. Yaşama düşüncesiyse çok az şey veriyordu. Korkunun pek soluk bir gölgesi, o kadar.
Oysa benim dünyamda seni sevmek Anlamak demekti İlk sende gördüm hüznün böylesini Yüzünde maceralar yaşanıyordu Alabildiğine ince ve derin
Seni tanıyınca Hüznü daha çok sevdim Şadiye İnsan sevince bir yerde hüzün güzel oluyor
Reklam
Bir sabah bütün martıları uyurken Yeşilköy'ün Bırakıp gitmek bu şehri bir yabancı gibi Yıkılmışlığımı yalnızlığımı değişip sevgiliye Sonra en güzelini ölmek ölümlerin Seviyorum diye...
Ağlasan ağlayamazsın ölsen anlamazlar Beni en çok bunlar bitiriyor işte...
Yüksek sesle kendi kendine, "Ölüyorum," dedi, sonra esnedi. Ne rahatlama hissediyordu, ne umutsuzluk, ne de korku. Ömrünün son saniyesi, ona bir ciddilik onuru bile bahşetmiyordu. Her saniye gibi bir saniye. Daha birkaç dakika önce, diş fırçasını tutmuştu o elinde. Şimdi tabancayı tutuyordu. İkisini de aynı kaygısızlıkla tutmaktaydı üstelik. İnsan böyle ölmez, diye düşündü. Ya çok büyük bir sevinç, ya da sağlıklı bir korku hissetmek gerekir. Kendi sonunu selamlamalı insan. Bir korku titremesi hissetsem, hemen çekerim tetiği. Ama hiçbir şey hissetmiyordu.
Durup kente baktı. Vakit geç olmuştu, aşağıdaki coşkun ışıklar ölmeye başlıyordu. Kendi kendine, bu kente daha yıllarca da baksam, bir daha hiç görmesem de, hepsi bir, dedi.
10,6bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.