Bu kitaba başlama sebebim neyi neden yaptığımı saptayabilmekti. Yazar çocukluktaki yaraları, travma örnekler üzerinden de yazmıştır. Aslında anne karnında henüz 6. haftada kalbimizin oluşması anne karnında %2 kromozal DNA dediğimiz saç rengi, göz rengini alırken bunun kalan %98lik kısmını duygusal davranış, karakteristik özelliklerini almanın arasında muhakkak ki bir bağ olduğu kanısındayım. Yemek yemekten çocukken soğuyan birinin düzenli yemek saati olmaması için farketmeden
eş seçerken vardiyalı işte çalışmasını istemesi, başka bir karakterin çocukken üvey babasının kulağını çekmesi üzerine evlenince kulağını eşine ovdurması, bir kızın elbisesinin henüz sadece dokuz yaşındayken babası tarafından azarlanıp değiştirtilmesi üzerine elbiselere küskünlüğü, hızlı konuşmanın yapısı gereği olduğunu düşünen bir kızın çocukluğuna inildiğinde annesinin onu dinlemediği için hızlı konuşma hissiyatı üzerine seri konuşması gibi nedenler aslında bugün bizim farkında olmadan yaptığımız haraketlerin birer sebepleri olduğunu gün yüzüne çıkarıyor. Tarhan’ın dediği gibi işimiz aslında olayı değil, duyguyu konuşmak olsa bugün o travma dediğimiz olanların etkisi daha kolay atlatıyor olabilirdik. Yazar duyguyu değiştirmenin sırrının davranışı değiştirerek başta iyi hissetmesek bile sonunda koşulsuz sevebilmenin mümkün olacağından bahsediyor. Başta kendimizi affedersek ve güçlü, iradeli ve kişisel yeteneklerimizle mutlu olduğumuza kendimiz inanırsak aşamayacağımız engel yok. Ben kendimim.