Tuğçe
Tuğçe
@Tuugcegg
Türklük, hem mefkûrem, hem de kanımdır
Necmettin Erbakan Üniversitesi
60 reader point
Joined on December 2018
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kızıl Serap; bir kadının hayattan bu kadar beklenti içinde olup, umduğunu bir türlü bulamamasını anlatıyor. Okurken de her defasında Ayten artık bu kadar olmaz yapma dedim. Gözü aşktan başka bir şey görmüyordu. Her sevdiği erkeklerden karşılık buluyordu ama sonunda hep ya aldatıldı ya da yaptıkları yüzünden soğudu. Üzücü bir hikayesi vardı Ayten'in.
Okurken beni de öyle yaz akşamları eğlencelerine sürükledi ki sanki onlarla birlikte yaşamış kadar oldum. Ama İrfan çingene hayatını araştırmak için aralarına girip kendini bu denli kaptırmasını doğru bulmadım. Ama sonunda çetrefilli bir şekilde İrfan'ın başına gelenlere çok üzüldüm. Çingeneler konusundaki önyargılarımı da yıkan bir kitap oldu. Çingene Ethem, her ne kadar dalkavuk bir adam olsa da, İrfan'a olan dostluğu bakiymiş. Onun ölmesin de ayrı üzüldüm. İrfan'ın hikayesinin sonunun kötü biteceğini az çok tahmin etmiştim ama yine sonunda çok üzüldüm. Kesinlikle Osman Cemal Kaygılı 'nın bu şaheserini okumanızı tavsiye ederim. Kitabı yazarken gerçekten de çingenelerin içine karışmış olduğunu en sonunda albümden anlayacaksınız.
Tüm dünyada 140 milyon satmış bu kitap küçük büyük herkese bir şeyler katıyor. Ayrıca orijinalinin yaklaşık bin sayfa olduğunu yazarın ancak bu kadar kısaltabildiğini de geçmek istemiyorum.
Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry 'in 1943 yılında çıkardığı kitabında Küçük Prens’in ağzından küçüklerin gözüyle yetişkinlerin yaptığı
Reader Follow Recommendations
İlhami Algör'ün "Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku" 2014 yılında Çiğdem Vitrinel tarafından yönetilen film İlhami Algör'ün aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. Senaryosu Ceyda Aşar ve Çiğdem Vitrinel tarafından yazılan filmin, başrollerinde ise Erdal Beşikçioğlu ve Sezin Akbaşoğulları yer alır. Ben şahsen Erdal Beşikçioğlu'nun oyunculuğunu çok beğenirim bu rol de ona çok yakışmış, partneri de bir o kadar karakteri yaşatıyor.
Ben ilk filmini izledim. Sonu tamamen bana göre "film bitmiş de herkes salondan çıkarken aklı son sahneye takılı kalmış" gibiydi. Bu yüzden filmi kitabından daha çok sevdim çünkü karakterler benim için ruhu yansıtıyor ise güzeldir.
Kitaptan bahsedeyim;
Filmiyle alakası çok az. Kitap 59 sayfadan oluşan kısa bir eser. Her ne kadar türü kısa roman olsa da her satırını yine yeniden okuyup okuru düşündürür. Üslup ve dil anlatımı olarak beğenmedim açıkçası ve bir kitabı kitap yapan bir unsur da bana göre üsluptur. Sokak ağzı çok ağırlıklı, efenim ne zaman canı sıkılsa küfür etmiş adam. Kitapla pek hoşlaşmadım, sevemedim doğrusu.
Edebi yönden de zayıf ve özgün değil. Sanki deneme amacıyla yazılmış gibi. Kitabı benim gibi beğenmeyenler de var beğenenler de, her kitleye hitap etmiyor... İlk defa sizlere bir kitabı övemedim ama bir eleştiri incelemesi yapmak da bizim ayrıcalığımız olsun. Sağlıcakla kalın, iyi haftasonları dilerim
Aylak Adam, Türk yazar Yusuf Atılgan'ın 1959'da yayımlanan ilk romanıdır. "Kış", "ilkyaz", "yaz" ve "güz" olmak üzere dört "mevsim" başlığından oluşur.
Benim Yusuf Atılgan'ın ilk okuduğum kitabıdır. Başlarda karmaşık bir anlatımı olduğundan çok sıkılıp yarıda bırakmıştım ama sonra alıp bitirmeye karar verdim. Ve gerçekten dikkatimi vererek okuduğumda çok şey anlattığını fark ettim. Karakterde adeta kendimi gördüm. Roman kahramını Bay C. toplumdan; toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri kendini soyutlamış ve yalnızlık hisseden bir karakter. Herkes gibi olmak istemeyen, bir adamın hikayesini anlatıyor. Mevsimler boyu yürüyor, içiyor, düşünüp duruyor. Yürürken birileri ile karşılaşıyor, konuşuyor, bazen vazgeçiyor çünkü anlatsa anlamayacaklar. Sıradan hayatlardan, alışkanlıklardan bir şeylerin rutine dönmesinden korkuyor, sevmiyor ve sürekli kaçıyor. Hayatta sadece katlanılacak şey'in SEVGİ olduğunu düşünüyor...
