Yobaz sevmem.
Kapalı kapılar ardında, kapalı gruplar içinde fikren zehirlenmişleri yüzlerinden, ciltlerinden, bakışlarından tanırım. Yazdıklarından anlarım.
Bunları uzak tutarım.
Siz de böyle yapın.
İnsan ilişkilerinde özellikle de karşı cinsle ilişkide eşitlik zor yakalanan bir şey. Kaba saba eziyetlerden bahsetmiyorum, mesela bir kadın da eşit olmamayı, ast ya da üst olmayı tercih edebilir. "Belli bir şekilde hissetmek" arzusuyla. Ve bu durum evlilikte yanına bir de toplum değerlerini alıyor. Toplumun değeri şu: (evet bizde öncelikle erkek tabi ama) biri diğerini yönetecek. Bir başkan ve diğerleri olacak. Lider olacak. Bu yüzden evlilik feodaldir, evet.
Şizofrengi Dergisi'ni hatırlayan var mı? Yazarları gerçek hastalardı.. Sloganı: "Bütünüyle kuşkudayız" idi. 92-98 arası çıktı. Ve sonra, vazgeçtiler yazmaktan. Niye biliyo musunuz?
""artık kuşkuda falan değiliz, o zaman belirsizlikler içinden çıkmak için bir çığlıktı şizofrengi. altı yıl önce toplumun dışındaki bir duvarın ardında gözetim altına alınan şizofreni benzeri insanlık hallerinin artık duvarın dışına taştığını, globalleştiğini, bütün alemin hızla kafayı yemekte olduğunu, bu durumda eskiden şizofreni etiketiyle yaftalanan insanların dışında kalanların bu etikete şizofrenisi olanlardan çok daha layık olduğunu görmekteyiz. artık belirsizlikler çekildi, yirmi yıl sonra herşeyin bugünkünden çok daha kötü olacağını biliyoruz. hala teknoloji çağından, iletişim devriminden, bilgi toplumundan bahseden salakları hayretle izliyoruz. aşkın televizyonlarda aşk uzmanları tarafından bokunun çıkarıldığı bir garabetler ülkesinde hala kuşkuda yaşamanın ne denli boş olduğunun yeni farkına varıyoruz."
"insanın kendi içinde varsa bir ışık onu tanımadığı insanlara değil olsa olsa en yakınındaki sevdiklerine, dostlarına geçirebileceğine iyice ikna olmuş durumdayız""
Köylüleri niçin öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Her şeyi hafife alır ve herkese
İnsanlar hangi duruma düşerlerse düşsünler ve
hangi yetilerini kaybederlerse de kaybetsinler içinde barındırdıkları vahşileşme duygusu paylaşımcı duygularından her zaman daha güçlüdür.Buna istisnai durumlarını saymadan genelleme yapıyorum.Çünkü insanoğlunun doğasında varolan güç hastalığı her koşulda ve her ortamda ortaya çıkmaktadır.
Bunu ortama yeni gelen bir grup körün oluşturdukları çeteleşme ve zorbalık hareketlerinden görmekteyiz.
Bu durum o kadar kötü bir hal almış ki; hiçbir şeye değiştirilmeyen şeref ve onur meselesi de yaşamak uğruna terk edilmiştir.
Yazarın değindiği bir diğer konu bence, devlet yönetiminin çaresiz bir duruma düşen vatandaşlarına olan yaklaşımıdır.
Hiçbir meslek,yaş (doktor,polis,yaşlı,kadın,çocuk vb.) ve konum ayrımı yapmadan çaresiz kalan vatandaşları kendi başlarına bırakması, en sert eleştiriyi alması konusunda da isabetli bir anlatım olmuştur. Yazarında belirttiği gibi,
Günün birinde hepimiz öleceğiz.Ama öldürülmemeliyiz.Ya da ölüme terk etmemeliyiz.
Şunu da belirtmek gerekir ki,bazen başkalarının görmediklerini görmek bir işkence biçimidir.Bu durumu doktorun karısında görebilmekteyiz.
Körlük kitabı,ödülünü emeğinin hakkıyla kazanıp haketmiştir.
Yanlışlığa muhalif ve gerçekçi olan bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.Çünkü bakmak ile görmek ayrı şeylerdir.Yani gördüğümüzü sandığımız bir çok şeyi aslında gerçek anlamda görememekteyiz.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,5bin okunma