Hristiyan bir tabip, Hüseyin b. Ali'ye (r.a.) “ Kur'an-ı Kerim'de tıpla ilgili bir şey yoktur” deyince, Hz. Hüseyin (r.a), “ Allahu Teâlâ Kur'an'ı Kerim'de tıbbın ilminin yarım Âyette özetler” diye cevap verir. Bu cevap üzerine meraklanan Hristiyan hekim bu kez, “O hangi Âyettir?” diye sorar. Hz. Hüseyin (r.a.),“Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz...’ Âyettir?” buyurur. Bunun üzerine hekim, “Peki Peygamberiniz tıpla ilgili bir şey söylemiş midir? diye sorar. Hz. Hüseyin (r.a.) bu kez de, “Peygamber ‘Mide hastalıkların evidir. Perhiz ise tedavi ve ilaçların başıdır. Her vücuda alışık olduğu şeyleri veriniz!’ buyurmuştur ” dediğinde Hristiyan tabip şu çarpıcı cümleyi sarfeder: “ Sizin Kitabınız ve Peygamberiniz tıp konusunda Câlinus'a hiçbir şey bırakmamıştır. ”
İyi bir alıntı eğlendirebilir. İlgi çekebilir. Çileden çıkarabilir. Motive edebilir ve basit bir cümlenin tüm evreni tamamen kendine ait hâle getirdiği bilinir.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) zamanı iyi değenlendirmemiz hususunda şöyle buyurmaktadırlar:
“Beş şey (başa) gelmeden önce şu beş şeyin kıymetini bil: İhtiyarlık gelmeden gençliğin, hastalık gelmeden sağlığın, fakirlik gelmeden zenginliğin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, ölüm gelmeden hayatın... (Buhârî, Edep, 22)
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki;
“ Kim namazı korursa o namaz onun nûru olur, belgesi olur, kıyamet günü kurtuluşu olur. Kimde namazı korumazsa onun nuru olmaz, belgesi olmaz, kurtuluşu olmaz.
Kıyamet gününde de Karun ile firavun ile haman ile Ubey bin Halef ile beraber olur!”
(Ahmed, 6576)
Namaz tam anlamıyla belgedir, ahirette bir belge olduğu kadar dünyada da huzur vesilesidir. Namazsız bir hayat, imanla ölüm mümkün olsa bile Karun gibi, Firavun gibi asilere benzeyerek muhasebe edilmeye neden olur. Çünkü bu sayılan dört ismin her biri bir suçun simgesi durumundadır. Namaz konusu sadece bir ibadet gözüyle ile ele almak yetersizdir.
O bir ibadet olması kadar kafa yapısını yansıtması açısından da ele alınmalıdır.
Gelme Moskof, gelme Kars'a
Cennet, küfre mal olur mu?
Cihan bize karşı dursa,
Asla burdan yol olur mu?
Bize canı verip hüdâ.
Bırakmayız yâdı yurda.
Ölürüz hep bu uğurda,
Bundan iyi hal olur mu?
Şehidler, Rıdvan'a koşar,
Gazilerin şanı aşar.
Nazlı vatan gamsız yaşar,
Bu imana âl olur mu?
—Ya hâlîye'l-bâl, kad belbelet bi'l-bilbâli bal.
Günümüz Türkçesi
“Ey gönlü aşk derdinden uzak kişi, gönlümü aşka salıp allak bullak ettin.”
Selçuklu veziri Nizamülmülk için Tantarani tarafından yazılan “Tantaraniyye Kasidesi”nden bir dize.
Sayfa 17 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Döşümde mongoloyit bir düş
Düştü düşecek...
Yüreğim kenarından tırtıklanmış zehirli bir vişne ekmeği...
Deliriyum bir fare kovalıyor Antonson bir kediyi
Fareyi de F-16 bir martı...
Eli kulağında çifte bir soykırım
Efkârımdan kan işiyorum...
Hangi gün doğdum, hatırlamıyorum, olsun...
Ama şimdiden göreceğin geldi sizi kestane ağaçları
Şimdiden gözümde tütüyorsun karım
Son gözağrım...
İnsanallah ölürüm yarın...
Sayfa 22 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu