"Gecenin içinde Prater'in çıkışına doğru tek başıma yürüdüm. Bastırılmış her şey içimden kopup gitmişti, daha önce hiç tanımadığım bir doygunlukla kendi dışıma taştığımı, sonsuz evrene karıştığımı duydum. Her şeyi sanki sadece benim için varmış gibi algılıyor, her şeyle yeniden coşkuyla bütünleştiğimi hissediyordum. Etrafını saran karanlık ağaçlar bana fısıldıyordu ve ben onları seviyordum. Yıldızlar yukarıda parıldıyor ve ben onların aydınlık selamlarımı soluyordum. Bir yerlerde söylenen şarkıları ısıtıyor ve benim için söylediklerini düşünüyordum. Yüreğimdeki kabuğu kırdıktan sonra bir anda her şey benim olmuştu, kendimi bırakmanın, kendimi armağan etmenin sevinci içimde kabarıyordu.
Birilerini sevindirmenin ve bundan sevinç duymanın ne kadar kolay olduğunu hissediyordum: İnsanın kendini açması yeterliydi, insandan insana canlı bir akış başlıyordu hemen, yükseklerden derinlere iniyor, derinlerden tekrar sonsuzluğa yükseliyordu."
"Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecektir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar."