Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Umut

Umut
@Umut95
Bilgi sadece potansiyel güçtür. Yalnızca kesin bir hareket planı şeklinde düzenlenir ve kesin bir hedefe yöneltilirse güç haline gelir.
Reklam
Eğer yapmayı istediğiniz şey doğruysa ve ona inanıyorsanız gidip onu yapın! Hayallerinizi gerçekleştirin ve eğer geçici bir yenilgiyle karşılaşırsanız "onların" ne dediklerine aldırmayın, çünkü "onlar" belki de her yenilginin aynı düzeydeki başarı tohumlarını bilmiyorlardır.
Kendisine geri çekilme imkânı bırakmadı. Kazanmak ya da yok olmakzorundaydı! Uzun zaman önce büyük bir komutanın savaş meydanında kazanmasını garanti edecek bir karar alması gerekmişti. Askerlerini, adam sayısı kendisininkinden üstün olan güçlü bir düşmanın üzerine göndermek üzereydi. Askerlerini gemilere doldurdu, düşmanın ülkesine doğru yelken açtı, karaya varınca askerleri ve cephaneyi boşaltıp geldikleri gemilerin yakılması emrini verdi. İlk çarpışmadan önce adamlarına şöyle dedi:"Gemilerin yandığını gördünüz. Bu da, savaşı kazanmazsak bu topraklarda hayatta kalamayacağımız anlamına geliyor! Seçeneğimiz yok -kazanacağız- ya da öleceğiz!" Kazandılar. Üzerine aldığı her işte kazanan kişi gemilerini yakmaya ve büsbütün geri çekilme kaynaklarını kesmeye hazır olmalıdır. Ancak o zaman, başarı için esas olan içindeki kazanma arzusunu sürdürebilir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ellerini, Kuran, silah ve bayrak üstüne koyarak ölümüne yemin eden bu adamlar hiçbir şeyden korkmuyorlardı. Yürüttükleri ihtilâl mücadelesine "devlet kavgası" adını veren ittihatçılar, kendi aralarında bile kavgadan dönenleri gözlerini kırpmadan infaz etmeye hazırdılar.
''En ağır silleleri vursa da kader, Ezilir belki ama eğilmez başım.''
Sayfa 325Kitabı okudu
Reklam
Şiddet ruhları ürkütmekten başka bir işe yaramaz; poyrazın sert esintilerinin gücü yoldan geçenlerin paltolarını çıkarmaya yetmez, oysa ışınlarını yavaş yavaş gönderen güneş onları bir gömlekle bırakacak ölçüde ısıtır.
Sayfa 484Kitabı okudu
Ne diyebilirim ki sana, varlığın sırları saklı senden, benden; bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedikodu; bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben?
Her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye, Altınları, gümüşleriyle övünmeye. Tam işleri dilediği düzene girer, Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.
Her mükemmel varlığın ardında da mutlaka bir trajedi vardı.
Göl yerinde su eksik olmaz. Yiğit yatağı boş kalmaz. De gayrı gün senin günündür.
Reklam
Gerçekte çekilen acılardan gurur duymak gerekir, her acı bize yüksek bir aşamada bulunduğumuzu anımsatır.
İnsanın canı çıkmadıkça umudu da yok olmazmış.
Hayat bizim hepimizi aynı teknede yoğurmuş, aynı yumağa sarmıştır. Ama yine de bu olayları anlamak için o olayların içinde yaşamış olmak ve onları ruhunda duymak gerek.
İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçma itiyadı var... Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Sayfa 250Kitabı okudu
Dört kişinin kabahati es geçilmez: Birisi memlekete kasteden, diğeri onun haremine kasteden, diğeri sırları ifşa eden, diğeri dilde melikle bir, gönlünde melik düşmanlarıyla iş tutup onların yolunu yol bilenlerdir. Melik işleri sıkı tutarsa ona hiçbir şey meçhul kalmaz.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.