Allah’ın kahraman Resul’ü, Mekke’de güvenlik yok diye Taif’e gitti. Taifli bağnaz ve banalların ayaklarını kanlar içinde bırakıp yürüyemeyecek derecede halsiz bıraktıklarında bir bağın içindeki ağacın gölgesine çekilip Rabb’ine yönelerek şunu söyledi:
“Rabb’imiz, güçsüzlüğümüzü sunuyoruz sana!
Sığınıyoruz merhametine, acı biz aciz kullara!
Kızgın değilsen bize, biliyoruz yardım edeceğini,
Duyduk, “Acımam, kızgınlığımı aşmıştır!” dediğini!
Yüzsüz düşmanın elinde kalmaktan sığınırız sana,
Muhataptır hayatımızdaki yakınlarımız duamıza!
Bir dosta bile bizi bırakmayacak kadar acırsın!
Eline bırakma, acıyan Yaratan’ımız zalimlerin!”
Teknolojinin hızla ilerlediği ve robotların insan yerine ikame edilmeye çalışıldığı bir çağda modern insan, ruhunu kaybetmiş bir hâlde geleceğe dair endişeler taşıyor.
Sanal ve gerçekliğin ayırt edilemez duruma geldiği, anlam ve anlamsızlığın birbirine karıştığı, haz ve hızın tam gaz ilerlediği bir dönemden geçiyoruz.
Bir oradan bir o yana savrulan insan, düştüğü yerden kalkmak için çaba göstermiyor bile.
Anlamsızlık kuyusuna yuvarlanmış 21. yüzyıl insanı, bu durumdan memnun görünüyor ve içerisine yuvarlandığı kuyudan çıkmak gibi bir ne girişimi ne de amacı bulunuyor.
Gazze bir imtihan ve hiçbirimiz geçemiyoruz.
Hesabı çok zor olucak.
Kardeşlerimiz gözümüzün önünde katlediliyor ve biz sadece izliyoruz.
Allah'ım yardım et lütfen yardım et senden başka kimsesi olmayan bu ümmete yardım et...