Tatlı sözler söyleyen, saygılı, nazik biriyle karşılıklı oturdunuz mu, onun söylediği hiçbir şeyin doğru olmadığını, hiçbir şeyin içten olmadığını kendi kendinize hatirlatmaniz dünyanın en zor işidir.
"Duygusal derinliği olmayanların aşık olma kapasitesi yok. Ehl-i aşk olabilmek bir meziyet bence. Herhangi bir konuda tutkulu olabilmek de demek bu hem. Tutku olmadan zekanın, yeteneğin, iyi niyetin de anlamı olmuyor. Her tür kapasitemiz atıl kalıyor. Dünyaya herhangi bir konuda katkı sağlayabilmiş insanların farkı, tutkuları." Nihan Kaya
Her okullu oğlan, değişik bilimsel hipotezleri sınamak üzere fizik laboratuvarında deneyler yapabilir. Ama insan, tutkusunun peşine düşsün mu düşmesin mi, bunu sınayacak deneyler yapamaz.
Sadece bir tek hayat yaşadigimiz için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremeyiz; bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz.
"Kendimize dair bilgi sıklıkla şeffaflikla karisitirilir, hayır, benliklerimiz pek çok irmağin buluştuğu bir delta gibidir ve belki de kendini bilmek bu canlı etkileşimin farkında olmaktır. Kendini bilmek belki de şeffaflik ve berrakliktan ziyade, bizi tevazu ve şükran duyacağimiz varoluşa taşiyan muazzam bir dikkat halidir. "
Çok karanlık, az karanlık kaç gece geçirmek gerekir ümidin asla tükenmeyen aksine bir yetenek gibi gelişen bir şey olduğunu idrak etmek için? Hayatın akla hayale gelemeyecek nice güzelliklere gebe olabileceği hissinin galebe çalabilmesi için kaç hayal kırıklığını atlatmak gerekir?
Aşıklara haber vermek isterim. Kalbin bütün meseleleri yalnız kalpte halledilir. Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. Ümitsiz aşkin panzehiri nefrettir. Fikirler ancak bu mukavemet hislerini yaratan tahrik ve telkin unsurlarıdır.
"Küçük şeylerden keyif almak" ifadesi çocukça gelirdi. Bir çocuğun önüne konan çikolatayı keyifle yemesine benzetebilirdim. Basitçeydi bana göre. Erişkin biri böyle kısa süreli, duyusal uyaranla sık sık keyif alıp mutlu olabilir miydi gün boyu? Mesele o değilmiş ya! Sıradan fincanimda, yıllardır gördüğüm manzaraya karşı kahvemi yudumlarken anladım bir sabah. Var olmanın hazzına sahipsen anlam yerine oturuyor. Önceden anladığımsa aslinda şuymuş: "küçük şeylerin keyif verebildiği biri".