Kitabı çok akıcı buldugumu ve çok derinden etkilemese de sevdiğimi söyleyebilirim, özellikle lise ve üniversite çağındaki genç kizlar kitaptan birçok noktada kendilerine ders çıkarabilirler. Kitap yazıldığı döneme göre oldukça cesur bir eser, aşk evliliklerinin tasvip edilmediği, kadınların cinsel dürtülerinin hiçe sayıldığı bir dönemde meselesi olan ve bunu romanıyla aktarmaya çalışan yazar, feminist edebiyata büyük katkı sağlayan bir eser ortaya koymuş. Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda'da, yazarın kendi düşüncelerini çok fazla ortaya koymasını eleştirmiş, kitabın sürekliliğini bozduğunu dile getirmiştir. Asırlardan beri 2.plana atılan kadının, eline bir araç geçtiğinde düşüncelerini, kurguyu sekteye uğratacak olsa bile, dile getirmesi bence önüne geçilemez bir durum ancak Virginia ablamiz teknik açıdan başarılı bir romanın akışının bu şekilde bolunmemesi gerektiğini (ki kendisi de Bronte farklı şartlarda yaşasaydı bu kurgu hatasını yapmayacağını dile getirir), bunu o dönemlerde kadın yazarlar arasında Jane Austen'ın başarabildigini söylemiştir. Ama bence bizim gibi romanı teknik açıdan detaylıca değerlendiremeyen sıradan okurlar için kurgu bölünmesinin göze battığını düşünmüyorum :) en azından ben okurken böyle bir hisse kapılmadım, Kendine Ait Bir Oda'yı okumasam bu durum hiç dikkatimi cekmeyecekti bile :) o dönemki sosyal statü farklarının, eşitsizliklerin, sevginin ve kişinin kendine duyduğu öz saygının öneminin vurgulandığı kitabı, kitaba salt aşk romanı gözüyle bakan kişiler de dahil, herkese öneririm.