Tatar Çölü'nden sonra okudugum bir kitaptı. Drogo' nün kararsiz bekleyişi ve savas umudunun ardından Ferdinand'in kararli kaçışı, savaş yüzünden duyduğu umutsuzluk iki kitabı istemeden karşılaştırarak okumamı sağladı. Askerin amaci savaştır boş kaleyi beklemek değil diyerek savaşı normallestiren zihniyetten savaşin zenginlerin rahatını devam ettirdiği yoksulların ise ölümü normallestirdigi donem olduğuna ilişkin zihniyete savrularak tahlil ettim. Hayatın olmadığı bir çölde belki hayatın gelişini beklemekti Drogo için savaş. Ferdinand ise savaştan kaçarak bir sürü hayat yaşadı, yaşattı, hayatın hep içindeydi; çünkü hep kararliydi. Yazarı olumlamadan veya savunmadan kitabı beğendiğimi ve herkesin hayatının bir döneminde mutlaka vaktini ayırarak Avrupa'dan Afrika'ya Afrika'dan Amerika'ya köleliğe, emperyalizme, fordizme, pre ve post savaş dönemine, toplum psikolojisine, asker psikolojisine, yoksulluğa, hayata ve siradanliga her şeyden önce bu harika dil ahengine şahit olmasını tavsiye ederim. Gecenin sonuna olan bu yolculuk bir süre sonra kendimize bir yolculuğa dönüşüyor ve Ferdinand özelinde kendi gecemizin siyahına tanıklık ediyoruz.