İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların "Tecrübe" dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana "Tecrübeli" denir.
Görünen o ki; insan mükemmellik ve ölümsüzlük peşinde cenetten kovulup yeryüzüne düşmüştü. Huzurundan ve cennetinden olmuştu, yeniden aynı hevese kapıldı:Galiba bu sefer insanlığından olmak üzere.
Ahmet Dağ, insanın robot ve yapay zekalı androidler karşısında acizliğini "Kendi yarattığımız yaratıkların kucağında gezdirilen birer köpek mi olacağız? " cümlesi ile değerlendirir.
Yeni dünyanın kirli yüzünü, geleceğini ve nasıl bu hale evrildiğini anlatan harika bir kitap.Üstelik bu tür derin konuları bu derece sade bir dil ile anlatabilmek gerçekten büyük bir başarı.
"Diğer yandan, eğer birisi başına gelen bütün kötülüklerden sizi sorumlu tutar ve ona yardım
etmediğiniz takdirde, bu kötülüklerin başına gelmeye devam edeceğini söylerse, o zaman bu insan elyazmasında sözü edilen 'acındırma' draması ile kontrolü en yüksek düzeyde tutmak istemektedir. Bu durumu bir an düşünün. Böyle hissetmeniz için bir neden olmadığını bildiğiniz halde, kendinizi karşısında suçlu hissettiğiniz kişilerle birlikte olmadınız mı?"
KENDİNİ ACINDIRMA
Dertlerimizle dostlarımızı acındırmak, kendimize 'vah zavallı' dedirttirmek gibi kendimi kaptırmamaya çalıştığım çocukça, anlamsız bir duygumuz vardır. Başımıza gelenleri abartır, nerdeyse karşımızdakinin de ağlamasını isteriz. Çevremizdeki diğer insanları kendi dertlerini çözmeye çalışırken soğukkanlı gördüğümüzde takdir ederiz; ama aynı soğukkanlılığı bizim dertlerimize karşı gösterdiler mi kırılırız, kızarız. Dertlerimizi anlamaları bize yetmez, onların da yakınmalarını isteriz. Oysa insan sevincini bùyüterek, üzüntülerini mümkün olduğunca kısaltarak anlatmalı. Kendini olmayacak durumlarda yok yere acındıran bir insan, gerçekten dertli olunca acınmamayı hak eder. Durmadan sızlanan kimse sızlanamaz olur. Kendini canlıyken ölü göstereni ölüyken canlı görebilir herkes. Öyle insanlar gördüm ki, eş dost kendilerini sağlıklı, keyifli görecek diye ödleri kopar, iyileşmiş oldukladüşünülmesin diye gülmezler, kahkahalarını tutar, somurturlardı. Sağlıklı olmak, kimsede onlara karşı acıma duyguları oluşturmadığı için bu durum nefret ettikleri bir şey olurdu. İşin en tuhaf tarafı, bu gördüğüm kimseler kadın da değildi.