"Sevdâya bilâ-hudûd meydân verdik,
Dünyâ gibi bir sâha-i cevlân verdik,
Kâm almak içün sabâh-ı mahşerde bile,
Rindân ile peymâneye peymân verdik."
Yahya Kemal Beyatlı
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
“Ölürüz diye mi üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük su fani dünyada
Kötülükten gayri?
Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Hepsini unuturuz.”
Orhan Veli Kanık
Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.
İlhan Berk
Gün günden odamın şeklini alıyorum
İşliyorum bu iniltili varlığı yeniden
Kim bilir, duyuyorum yazgısını belki de
Kuru bir dal parçasını içinden yiye yiye
Dal olan bir böceğin
O garip yazgısını
Ne ölüme benzer ne ölümsüzlüğe...
Edip Cansever
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaIdım, susuz kaIdım,
Hain, karanIıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça…
Ve eIIerim, keIepçede,
Tütünsüz uykusuz kaIdım,
Terketmedi sevdan beni…
Ahmed Arif
BiImezdim şarkıIarın bu kadar güzeI,
KeIimeIerinse kifayetsiz oIduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Her şeyi söyIemek mümkün;
Epeyce yakIaşmışım, duyuyorum;
AnIatamıyorum…
Orhan Veli Kanık