Seda KK

Seda KK
@VeSaire_vEsaire
Gerçek, kurgudan daha tuhaftır, çünkü kurgu, olabilirlikleri gözetmek durumundadır; gerçeğin öyle bir zorunluluğu yoktur.
104 syf.
6/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Kamplumbağalar ölmedi ama…
Belki bu aralar çok fazla öykü kitabı okudum üst üste. Onlarla kıyasladığımda bana pek etki etmeyen bir okuma oldu. Öyküler kötü değil ama sıradan geldi. Bir iki tanesini daha başından, kesin sonu şu şekilde bitecek diye tahmin etmiştim. Kaplımbağa çobanı, sonunu değil ama gidişatını tahmin etsemde yine de en beğendiğim öykü oldu. Kitabın yarısına kadar olan öykülerde altta ufak siyasi mesaj ya da tarihi hatırlatmalar vardı. Sonrasında bu kalıp bozuluyor. Belki tazr öyküler başka bir kitapta ve benzerleriyle derlenebilirdi. Kötü diyemem ama beni pek etkileyen bir okuma olmadı. Umarım sizin deneyiminiz farklı olur.
Kaplumbağalar Ölmesin
Kaplumbağalar ÖlmesinErkan Karaaslan · Sel Yayıncılık · 202257 okunma
Reklam
96 syf.
6/10 puan verdi
Benim için çok zor bir okuma oldu. Bilinç akışı tekniği ile yazılmış kitapları pek çok okumak gerekiyor ya da grup okumalarıyla yorumlayarak ilerlemek de ayrı bir yöntem olabilir. Aksi durumda ne anlatıldığı ya da gerçek mesajlar aralarda kayboluyor. ( ya da ben kayboluyorum ) Öykü olmasa kesin yarım bırakırdım. Leyla Erbil ile de tanışma kitabı Gecede olmaması olmamalı. Kısaca ben ettim siz etmeyin Tanrı, Ayna ve Çekmece beğendiğim( ya da daha anlatabildiğim) öyküler oldu.
Gecede
GecedeLeyla Erbil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022855 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Sonlarında şaşırtan, hatta bazen de vuruculuğla düşündürten hikayeler arıyorsanız toplanın bu kitap tam size göre. Çünkü bu kitaptaki hikayelerde herkesin bir sırrı var. Ama önce ayın tüm evrelerini görmemiz gerekiyor. Yazar, aslında günlük hayatta karşımıza çıkabilecek türde çok sıradan hikayelerdeki sır perdelerini aralamış. İnsanoğlunun anlamlandırma güdüsünü kaşımış.Ben çok başarılı buldum kitabı. Zaten yazarın ödüllü hikayelerinin derlemesinden oluşuyor. En beğendiklerim: Gaip, Issız Tarlada Bir Siyeç, Tuhaf Bir Hikaye, Annemin Babası ve Köse oldu.
Onuncu Ay
Onuncu AyAyla Burçin Kahraman · İthaki Yayınları · 202368 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
380 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Saçında gün ışığı, Hindistan tarihi, kültürü hakkında yoğun bilginin verildiği bir giriş ile çok yönlü bir kitap olarak başladı. İlk sayfalarda bu yoğunluk gözümü korkuttu. Ancak bu aktarımlar ilerleyen sayfalarda arka plana geçip, asıl hikâye ön plana çıkınca okuma keyfinin arttığını düşünüyorum. Ülkelerin siyasi tarihlerini okuduğumuzda ölenler kalanlar bir sayı olarak kayıtlara geçer. Ancak kimi nasıl etkilediği aslında çok başka bir hikayedir. Nice aileler yok olabilir, hayatlarında çok başka sayfalar açılabilir, tıpkı bu kitapta olduğu gibi. Hikâye aslında doğu kültürlerinde çokça karşımıza çıkacak türden: pek bir sürpriz barındırmayan, zaman içerisinde geçmiş ve şimdi arasında mekik dokuyor. İki farklı Lokasyon arasında gidip gelmelerle de aslında iki farklı bir kültür ve yaşam biçimi açısından ip uçları yakalıyorsunuz. Bu anlamda faydalı bir okuma oldu. Öte yandan, bazı kısımları çok fazla uzatılarak, sonlara doğru hikâyenin akışkanlığını kaybettiğini düşünüyorum. Yani genel olarak daha kısa tutulabilirdi. (Mesela felsefe ile ilgili fikirlerin hikâyeye katkısını anlayamadım. Eğer bu konuda bilgilendirme yapılmak istendiyse kitabın tamamında neden yoktu diye sorguladım.
Saçında Gün Işığı
Saçında Gün IşığıJhumpa Lahiri · Domingo Yayınevi · 2014144 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
At çalmaya gidiyoruz, Norveç edebiyatının en çok sevilen kitaplarından biri. Bunda yazarın Per Petterson olmasından da kaynaklandığını düşünebiliriz. Yazar genel olarak otobiyografik öğelerle hikayelerini süslemeyi seviyor. Bu romanındaki konuda da hikayenin yüzde kaçı kendi hayatından bilinmez; ancak iki farklı zaman diliminde geçen, iklim şartlarının zorlukları arasında biz Trond’un hem geçmişteki hem gelecekteki hayatını ve bunların birbiriyle bağlantılarını anlatırken ilgiyi diri tutmayı başarıyor. Ben kitaplara başlarken, arka kapakları, ön sözleri hiç okumam, herhangi bir ön yargım oluşmasın diye. Yanı sıra hikayenin gidişatı arasında hayal kurmama da yardımcı olur. Böylece farklı sonlar yazabilirim. Bu hikayede, başlangıçta aktarılanlar ve aktarılma tarzı ile hiçbir tahmin yürütemedim ve benim kafamda yazdığım pek çok olasılık, asıl gidişattan çok farklı oldu. Belki de gerçekten beni kitaba ilgiye bağlı tutan unsur da bu oldu diyebilirim. Bir baba ile oğlun ilişkisinin yanısıra, erken ergenlik döneminin de hezeyanlarını hatta diğer zaman diliminde de yaşlılığın getirdiği bedeni zorlukları yaşamayan Trond’un hissettikleri etkili bir ve okuyucuyu sıkmayacak biçimde aktarılmış. İkinci dünya savaşının sonralarına doğru, hikayeye etki eden noktaları ile gençken yaşanan zaman diliminde bir savaş hikayesi sunmak yerine, yan unsur olarak aktarılmış. Kitabın en etkileyeci cümlesi , iki hikayeyi de birleştirmesi ve felsefesinin özünü sunması sebebiyle: “Canımızın ne zaman acıyacağına gerçekten kendimiz karar veririz.” Peki Trond’un canını neler yaktı, ya da nelerin onu acıtmasına asla izin vermedi?
At Çalmaya Gidiyoruz
At Çalmaya GidiyoruzPer Petterson · Metis Yayınevi · 20211,128 okunma
Reklam
Reklam
69 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.