Kadınları hiç anlayamamıs ve aşkı ile geçmişi arasında boğulmuş bir karakter yaratmıs kadın yazarın kitabını okuduk. Oysa ne kadar şiirsel başlamıştı kitap, vay be müthiş bir aşk hikayesi okuyacağız herhalde dedim. Üstelik köprü metaforunu ne kadarda güzel aktarmıştı yazar, Ayakları olmayan asla kavuşturmayan köprüler… Hiç tahmin ettiğim gibi olmadı malesef. Hatta okurken, Halid e sinir oldum acıkcası. Ziyad ile sevdiği kadını tanıstırdığında aralarında birşey olacagını bıle bile bu acıyı yasamak istedi. Bu nedenle ta en baslarda arkadasından bahsederken onu kıskandıgını belırten ıfadeleri vardı. Belkide bedeninin engellinden ya da yaş farkından dolayı hep bir engel gördü aşklarında. Ama anlatırken sevdiği kadını suçladığını hissetttim. Hatta genel olarak kadınları suçlayan ifadeler vardı. Yazar doğduğu coğragyanın etkisinden mi böyle yazmış yoksa erkek karakteri konuşturduğu için mi böyle yazmış diye sorguladım.
Aşkını anlattığı sayfalardan ziyade, ülkesini anlattığı sayfalar daha çok ilgimi çekti. Ülkemizle pek çok benzerliği bulduğum batılılaşma, dinin göstermelik uygulamaları, kültürün yok olması gibi notlar aldım. Dolayısıyla katkısı olan bir okuma oldu benim işin günün sonunda, tüm aşk meşk mevzularına rağmen.
Söylediğine göre üniversite diploması olan gençler işsizken, cahiller Mercedes arabalara biniyor ve lüks villalarda yaşıyorlar. Devir bilgi devri değil, aklını çalıştırma zamanı.
Soluk soluğa okuduğum, bireyin gerçekleştirdiği eylemlerin sorumluluğunun yalnızca kendisinde olduğunu anlatan, kitabın sonlarında da değinildiği üzere din, bilim, siyaset vb herhangi bir bahanenin arkasına saklanan bireylerin insanlığa nasıl zararlar verdiğini gösteren heyecan verici bir hikaye. Tam baş kahramana sempati duymaya başladığınızda, yaşanmış gerçeklerin hayatta olması gereken dengeyle nasıl tekrardan olması gereken yere geldiğini hatırlatıyor. Kesinlikle tavsiye ederim.
Cam İncilerEmeric Pressburger · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023170 okunma
Acil durumlarda beynin çalışma şekli hayret vericidir. Fark edilebilir en ufak bir mantıklı süreç olmaksızın gerçekleri özümser, uygun bir ihtimali seçer ve ona göre hareket etmenizi sağlar.
Son zamanlarda sıkca rastladığımız cocuklarımıza patili dostlarimiza zarar veren sosyopatlardan birinin hikayesi. Ona neden empati duymamaniz gerektiğini bir kez daha anlatıyor bu hikaye. Ancak sonu ne yazıkki toplum vicdanına pansuman olmuyor. O nedenle beklentimin aşağısında kaldı. Bazı okuyucular imla, noktalama vb hatalara takılmış. Bunlardan bağımsız okursak bence Meriç karakterinin bende yarattığı tiksintiyle ölçersek basarısını, gercekten etkili olduğunu belirtmeliyiz. Keşke sonu daha farklı olsaymış.
Bu arada yazarın belirli bir tarzı yok anladığım kadarıyla tür anlamında. Bu anlamda kendini dinamik tutan yazarları seviyorum. Sans verilebilir.
Derin MerhametSelim Erdoğan · İthaki Yayınları · 202316 okunma