Beni tanıması, bana dokunması gereken yüzler, sesler, eller yoktu artık. Bir süredir yoktular. Geriye kalan, bir panayır sonrasının meydanı, bağbozumu sonrasının bağı gibiydi, biri seni ektikten sonra tek başına lokantada yemek yemek gibiydi.
Usnelli kürek çekmeye ara vermişti, soluğunu tutuyordu hep. Delia'yı sevmek hep böyle olmuştu, bu mağaranın aynasındaki gibi: Sözcüklerin ötesindeki bir dünyaya girmek demekti. Zaten şiirlerinde sevgi üzerine tek dize yazmamıştı, bir tek bile.