"Ruhumuzu hazdan (yani bedenden) ve ona sıkı sıkıya bağlı özel işlerimizden, kamusal işlerden, kısacası her türlü uğraştan kopardığımızda yaptığımıza, ruhu kendini yeniden kavramaya çağırmaktan, onu kendisi olmaya zorlayıp, olabildiğince bedeninden uzaklaştırmaya çalışmaktan başka nedir ki? Ruhu bedenden ayırmak ise kesinlikle ölmeyi öğrenmektir. İnan bana, bunu hep aklımızda tutalım, bedenimizle bağlarımızı koparalım ve kendimizi ölmeye alıştıralım: Yeryüzündeki konaklamamız boyunca, sanki şimdiden gökteymiş gibi yaşarsak, zincirlerimizden kurtulup oraya taşındığımızda, bu yolculuk ruhlarımıza çok daha kısa ve kolay görünecektir. Buna karşılık, her zaman bedenlerine çakılı kalmış olanlar, zincirlerinden kurtulduklarında, çok daha yavaş ve cılız bir atılıma sahip olurlar – tıpkı uzun yıllar zincirlere bağlı olarak yaşamış tutsakların durumunda olduğu gibi. Gerçek yaşam oraya varınca başlayacak bizim için. Çünkü ölüm aslında […] buradaki sefil hayattır. […]"
|
"Eğer intihar edersem, bu kendimi yok etmek değil, kendimi yeniden geri getirmek olacaktır. İntihar benim için, kendimi şiddetle yeniden ele geçirmek, varlığımı hayvanca yağmalamak, tanrının çizdiği yazgıyı boşa çıkartmak olacaktır. İntiharla kendimi yeniden sunarım doğaya, ilk kez, istediğim gibi biçimlendirebilirim "şey"leri. Kendimi benliğimle çok kötü bir şekilde uyan organlarımın koşullu tepkilerinden kurtarırım, böylece, öyle olduğunu düşündüğüm ve öyle düşündüğüm söylenilen yaşam, saçma bir rastlantı olmaktan çıkar benim için."