Hz. Ali (radıyallahu anh), gerçek bir tövbenin nasıl oluştuğunu şöyle belirtir: “Kimin kalbi körelirse, Allah’ın zikrini unutur, hakka değil zanna uyar. Kalbi körelen kimse tövbe etmeden ve boyun bükmeden mağfiret olmayı ister. Halbuki sadık ve samimi bir tövbenin farzı, günahı ikrar, zülmü itiraf, nefsin kötü arzularına kızmak, onu haram işlerdeki ısrarından vazgeçirmektir. Ayrıca haram gıdadan kurtulmak da farzdır. Tövbenin bir farzı da, istikamet üzere emre uymak ve yasak şeylerden kaçınmaktır. Gerçek istikamet, kulun bütün hayatı boyunca, daha önceki gibi sakat ve bozuk şeylere düşmemek, bütünüyle Allah’a yönelmiş kimselerin yoluna tabi olmak, kendini eski haline döndürecek cahillerle arkadaş olmamak, sonra, batılla meşgul olduğu günlerde ifsat ettiklerini ıslah ile uğraşmak ve böylece salihlerden olmaya çalışmaktır.”