“Kalbine baktır Hocam!”
“Kalbim bana ihanet etmez doktor!”
“Ya ederse?”
“Etmez doktor,etmez,çünkü kırk yıldır öğrencilerime kalbin içindeki sevgiyi,aşkı,dostluğu ,erdemi anlatıyorum. Kalp, herkesin kendini unuttuğu bu çağda,bunca iyilik gördüğü birine ihanet etmez!”
Kitap bu replikle başlıyor İskender pala ve hekimi arasında geçen bu kısa diyalogtan sonra İskender Pala “ kalbi tanıdığımı bildiğimi zannediyordum ve kalp üzerine meraklı okumalara alışıktım. Ama mesela kalbi hiç Hz. Adem’in sinesine bağlı duran Havva gibi düşünmemiştim. Kalbimi çok düşünmüştüm de mesela,kalbimi dinlemeyi düşünmemiştim...” diye devam ediyor. Hepimizde olduğu gibi. Bildiğimizi zannettiğimiz KALP hakikatte nelerden bahsediyor diye sorarsak kendimize kitabın birkaç sayfasını karıştırmamız yeterli olucak. Kitap sıkmayacak kadar az ve öz zaten İskender Pala “ kitabı 1000 sayfaya çıkarabilirdim yazılacak fevkalede güzel fikirler vardı” diyor fakat kitabı “efradını câmi,ağyarını mâni” diyerekten 328 sayfada özetliyor bizlere sunuyor. Kalp denilince akla gelen aşktan ziyade bakmak-görmek arasında ki ince çizgilerden yazar okuyuculara rehber oluyor. Kalbin geniş bir misafirhane olup sevgi,kin,nefret,gurur,gönül gibi hasletlerinden bahsedip bize ayetlerle,hadislerle,filozoflarla bilgilendirmede bulunuyor.
Vay ki kişinin gönül gözü kör ola!.. diyerek kitabı okumaya başlayalım kalbin ritmik bir organdan fazlası olduğunu anlamak icin okuyalım,okutalım.