Kendi dinini, kimliğini, çıkarlarını herkesle eşit kabul etme düşüncesi bile birçok insanı tedirgin etmeye, öfkelendirmeye yetiyor aslında. İnsanlar içten içe, "Ne yani, benim inancım, kimliğim herkesinkiyle eşit mi? E, o zaman benim hiçbir özelliğim, üstünlüğüm kalmıyor; herkesle inançta, kimlikte eşitlenirsem ben ne bok yiyecem, benim bu kimliklerden başka bir niteliğim yok ki! Biterim lan ben!" diye düşünüyor. Din sadece 'din' değil çünkü kimlik de sadece 'kimlik' değil. Her biri gücü, otoriteyi, iktidarı sembolize ediyor. Her şey tam bir aldatmaca yani. Barış dediğimiz şey insanların kawuşmak için çırpınıp bir türlü ulaşamadığı, hasretlik çekilen sewgili değil ki. İnsanlar gerçekte barışı istemediği için barış yoktur. Dediğim gibi, eşitlik birçokları için ürkütücüdür, bu nedenle 'barış' kadar insanların tüylerini diken diken eden çok az kawram wardır..!
Neyim ben şimdi? Zéro.
Peki yarın ne olabilirim? Yarın küllerimden doğup yeni bir hayata başlayabilirim! Tamamen mahwolmadan önce içimdeki insanı keşfedebilirim!
Her yerde siz warsınız, geri kalanı umurumda değil. Sizi nasıl, neden sewdiğimi bilmiyorum. Yüzünüzün güzel olup olmadığını bile bilmiyorum, düşünebiliyor musunuz?
Ah, kaderin gözlerinin içine dosdoğru we cesurca bakmanın, kendini haklı görmenin, neşelenmenin we özgür olmanın mümkün olacağı bu yeni we berrak hayat bir an önce gelse keşke!
Ama er ya da geç gelecek bu hayat!