"Mutlusun, çünkü Antep fıstığını seviyorsun. Yalnız fıstık odası dışında fıstıklar pahalı. İçerideyse, bedava. Fıstık Odasında tek bir kural var: Fıstıkları yedikçe kabukları orada bırakmak zorundasın. Onları beraberinde dışarı çıkaramazsın. Başlangıçta hiç sorun değil. İlk bir kaç gün, belki bir kaç hafta, hatta bir kaç ay fıstıkların sürüsüne bereket. Ancak yılar geçtikçe, yenmedik bir fıstığı bulabilmek giderek daha uzun zamana mal olacaktır. Araya kabuklar girmeye başlayacak. Arkadaşlarınla geliyorsunuz ve bir tane yenmemiş fıstık uğruna önceden yediğiniz fıstıkların kabuklarını aralama saatler harcıyorsunuz. Arkadaşların diyor ki, artık bu şekilde toplanmaya bir son vermek zorundayız. 'Neden' diye soruyorsun, 'Bedava fıstık sevmiyor musunuz? ' Arkadaşların bu durumda ne derler ?"
"Fıstıklar artık bedava değil ki. " dedi Amy.
"Kesinlikle! diye bağırdı Sam, heyecanla. "Bir süre sonra fıstık kabuğu dağları derinliklerinden fıstık bulmak için saatler harcamaktansa, mağazadan para vererek fıstık almak daha tercihe değer görünecektir. Fıstık Odasındaki fıstıkların maliyeti çok yükselmiştir artık. Petrol içinde aynı durum geçerlidir. Petrolün son damlası bulunup çıkarılmazdan yıllar önce bir enerji kaynağı olarak petrol kullanmaktan vazgeçeceğiz. Yeni rezervler bulmak fazlasıyla zorlaşacak. Yahut bildiğim rezervleri çıkartmak fazlasıyla pahalı hale gelecek. Petrolsüz kalmadan önce daha ucuz alternatiflere atlayacağız. Fıstıkları hatırlayın !"
başa sar ki başlasın devrialem
sen !
evet sen !
yerine geç !
ben mi ?
kaçtan sen varsa hemen !
çünkü kırıldı ayağı iskemlenin
bu kuşu saat vurdu
ayakları çıktı sürüngenlerin
Kimse aldatmasın kendini, sakın, sanmasın ki daha uzun sürecek beklediği hayat, daha önce gördüklerinden." Kız uykusunda mırıldandı, onun içinde dua ettim: "Çünkü hepsi aynı hızla geçip gidecek." Sonra uyumak için radyoyu da ışığı da kapattım.
“Duyuyor musun şu rüzgarı lagoo ? “ demiş korkuyla, “Ya bize zarar verirse ?”
“ Korkma sakın “ diye cevap vermiş lagoo, “Kuzey Rüzgarı cesur ve neşeli insanlara zarar veremez.”
“Hep aynı kuyunun suyunu içmiş olanlar.”
“İyi bildin,” dedi Zedka. “Kendilerini normal sanıyorlar, çünkü hepsi hep aynı şeyleri yapıyorlar. Bende işte, onların kuyusundan içmiş gibi yapacağım. “