Ya temmuz sıcağında
Kar yağar saçlarıma
Ya zemheride açar
Çiçeklerim
Ya bir nehir başında
Susuzum
Ya sabahı olmayan
Gecelerde uykusuz
Belli değil
Ne gecem ne gündüzüm
Sarılmış kupkuru bir dala
Çiçek açmayı bekliyor
Zavallı gönlüm
İşte ben böyle
Bahtsızım...
Gülümser mi insan
Güneşe
Dert anlatılır mı
Denize
Yağmurla konuşulur mu hiç
insan bu kadar mı
Hasret geçmise
Belki de hiç geçmemise
Beyaz bulutlar da yok artık
Gökyüzünde
Bulutlar kirlendi mi ne
Gemiler de geçmiyor
Gözlerinden
Limanlar Gemilere
Küstü mü ne
Bir bilsen kaç yaşındayım
Bakarken gözlerine...
Syavuzer
Biliyor musun?
İçimi dökmek istedim sana.
İçimi dökmek, yana yakıla.
Başı koparılmış bir serçe gibi,
Zavallı çırpına çırpına.
Kanatlarım kırık,
Uçamıyorum bir başıma.
Boynu bükük bir çiçek olurum,
Bir kadın gördüm düşümde
Üşüyordu.
Üstünde bembeyaz bir elbise
Saçları gece gibiydi Dokundum
Siyahı bulaştı ellerime
Zamandan düşerken tutundum
Saatin zembereğine
Adı, acı bir badem tadı
Şimdi dilimde
Bir kadın gördüm düşümde
Üşüyordu
Üstünde bembeyaz bir elbise
Saçları gece gibiydi
Dokundum
Siyahı bulaştı ellerime...
Şyavuzer
Gökyüzü masmavi ve berrak
Kuşlar şen şakrak ötüyor
Bu sabah bir güzellik var havada
Uyanmış olmalısın...
Erguvanlar güller tomurcuklanıyor
Bir başka kokuyor toprak
Farklı bir telaşta karıncalar
Arılar kelebeklere eşlik ediyor
Başka bir güzel uçuyor martılar
Mevsim bahar
Uyanmış olmalısın...
Ondandır doğadaki bu uyanış
Bu güzellikler bu cümbüş
Ondandır bu mahmur esintiler
Havada aşk kokusu var
Uyanmış olmalısın...
Gülü teninde kokladığım
Başına yeminler ettiğim
Tel tel saçlarından öptüyüm
Bu kadar mı güzel olur gün
Uyanmış olmalısın...
Ş.Yavuzer
Hadi gel oturalım
Van Gölünün kıyısında
Bir Söğüt ağacının altında
Bir semaverin başında
Kaçak çayın tadında
Tam da Gün batımında h
İki çift laf edelim
Ben, Sen ve Eylüle dair...
Şükrullah YAVUZER